PARİS GEZİ’ mize DEVAM ..
Bir önceki sayfamızda Île de la Cité – Cité Adası’ sının kuzeyi, hemen Seine nehri kıyı alanında ünlü Louvre müzesinde idik. Bölge haritamızı bir daha hatırlatalım.
Müzenin hemen sol yan bitişiği Paris’in yine güzel bir bahçesine ev sahipliği yapacaktır.
✓ Jardin des Tuileries (Tuileries Bahçesi) ;
Park Alanı & Yakın Bölgeler Haritası
Park Alanından
Paris’in merkezinde 1. bölgede (Louvre & Royal Palais) yer alan Tuileries Bahçeleri, 25 hektarlık şehrin en büyük ve en eski halka açık parklarından biridir. Doğusunda Louvre Müzesi, batısında Concorde meydanı, güneyinde Seine Nehri ve Orsay Müzesi, kuzey kısmındaki yapıların hemen arkasında da “Place Vendôme” – Vendome Meydanı bulunuyor. Tarihi bahçe, 1564 yılında Kraliçe Catherine de’ Medici için tasarlanmıştır. Bahçe, Tuileries Sarayı’ nın eski bahçesidir. Parkın, dolayısıyla eski Tuileries Sarayı’nın adı da vaktiyle burada bulunan eski kiremit fabrikasından geliyormuş. Tuilerie (tüileri ya da tüileği) Fransızcada kiremitçi, kiremit ocağı anlamını taşır. Günümüzde, hem yerel halk hem de turistler tarafından yoğun olarak ziyaret edilen Tuileries, doğal güzelliği ve sanatsal eserleriyle dikkat çeker ve araziyi süsleyen etkileyici heykeller de var. Bahçe klasik Fransız bahçe sanatının en güzel örneklerinden biridir. Genel olarak 4 farklı alandan park girişi olacaktır. Geniş yürüyüş yolları, simetrik çiçek düzenlemeleri ve çeşitli heykellerle süslenmiştir. Bahçenin içinde bulunan iki gölet, ziyaretçilere dinlenme fırsatı sunar. Bahçe, Musée de l’Orangerie (20. yy’ a ait eserlere sahip müze) ve Jeu de Paume (Fotoğraf -Video & Medya Sanat müzesi) gibi önemli sanat galerilerine de ev sahipliği yapar. Concorde meydanına yakın konumlu ve de bahçenin iki ucunda bulunam müzeleri vaktiniz olursa ziyaret edin. Bu galerilerde, Monet’in “Nilüferler” serisi gibi dünyaca ünlü eserleri görmeniz de mümkündür.
Bahçe, hem tarih meraklılarına hem de doğa ve sanatseverlere hitap eder. Concorde Meydanı’ ndan, saray kapısı misali gösterişli bir kapıdan parka giriş yaptığınızda zaten güzellik karşınızda olacaktır. Bu girişin sağ ve sol uçlarında 2 müze yer alıyor demiştik. Hemen burada ; Auguste Rodin‘in (1840-1917) eseri “Le Baiser/The Kiss – Öpücük” bronz heykeli dikkatinizi çeker olacaktır (çıplak birbirine sarılı çift) (Musée de l’Orangerie’nin girişinde). Paris’ te eserlerine adanmış bir müzesi de bulunan Rodin gibi ikonik sanatçıların eserlerinden bazı replikalar ve gerçek heykelleri birçok alanda bulunmaktadır.
Buradan ilerleyince karşıda büyücek bir havuz çıkar. Parkın derinliklerine (Louvre’ a doğru) vardıkça karşınızda başta Orsay müzesi ve diğer seine nehri silüeti çıkacaktır.
Ağaçlarla çevrili yürüyüş parkurunda – Louvre Müzesi yönünde iseniz ; sağlı sollu kafelerle karşılaşırsınız.
Louvre’ a yakın alanında ; bir ağaç kümesinin altında iki heykel daha bulacaksınız. Her ikisi de 19. yüzyılın sonlarında Cezayir’inde doğmuş bir heykeltıraş olan Paul Belmondo’ ya aittir.
Yazın ve Noel zamanlarında kurulan lunapark da çocuklar ve hatta büyükler için keyifli vakit geçirmek için ekstra imkanlar sunuyor.
🚗 – Ulaşım ; Metro. 1 / Tuileries ; Metro.1 -8-12 / Concorde
Park’ın 250 m. kadar kuzey cephesinde ortasında bir sütun bulunan büyük bir meydana çıkılır.
✓ Vendome Meydanı – Place Vendôme ;
Ortasından Paris’ in merkezindeki şık bir alışveriş caddesi olan “Rue de la Paix” in geçtiği, çevresini dikdörtgen formatta olan tipik Fransız mimarisiyle inşa edilmiş binalarıyla, tam ortasında yer alan “Colonne Vendôme” sütunu ve elbette ki lüks tüketimin en önemli markalarının bulunduğu butikleri ile eskiden olduğu gibi günümüzde de Paris’in en önemli ve en görkemli meydanlarından birisidir. Daha önceleri “Place des Conquêtes” olarak anılan bu meydan 17. yüzyıldan bu yana Vendome Meydanı – Place Vendôme olarak anılıyor ve adını bir zamanlar bu meydanda bulunan Hôtel de Vendôme’dan alıyor. Vendôme Sütunu” 44 metre yüksekliğinde bronz kaplamalı görkemli bir anıt’ tır. İtalya’daki “Trajan Sütunu” ndan esinlenerek hazırlanıp 1819’da Napoléon’un Austerlitz Savaşı’ndaki zaferi anısına dikilen bu sütun, ikinci Paris komünü döneminde yıkılmış olsa da daha sonra yeniden dikilmiş. Parası çok olan saat meraklıları.. bu meydana..Louis Vuitton, Chanel, Dior gibi markaların “orta sınıf” kaldığı meydan, lüksün ve şatafatın Fransız estetiğiyle yaşandığı bir yer misali.. Sanırım bakıp geçilecek bir meydandayız.
Vendome Meydanı’ndaki en eski mağaza olan Charevet 1877’ den beri burada. Yine bu meydanın en meşhur oteli Ritz… Uzunca bir dönem Coco Chanel’ in yaşadığı otel günümüzde Prenses Diana‘nın ölmeden önce kaldığı otel olarak anılıyor. Bir de Place Vendôme 12 numaralı ev . Eylül 1849′ da Frederic Chopin ömrünün son döneminde yaşayıp hayata veda ettiği ev de bu meydanda bulunuyor.
Chopin evi
🚗 – Ulaşım ; Metro. 1 / Tuileries ; Metro.1 -8-12 / Concorde
Buradan kuzey doğu yönü ile yaklaşık 500 m. yürür isek kendimizi Palais Garnier’ de buluruz.
✓ Palais Garnier – OPera Garnier ;
Paris Operası, 13 yıllık bir süre zarfında mimar Charles Garnier tarafından inşa edilmiş ve 1875’te açılmıştır. Garnier Opera Evi ya da Palais Garnier olarak da bilinen bu yapı, Napolyon III tarafından Paris’ in ortaçağ sokaklarından modern bir şehir yaratma planının bir parçası olarak inşa edilmiştir. Barok ve klasik mimariye atıfta bulunan yapı, mermer, oniks, kristal, altın yaprak ve kırmızı kadife gibi malzemeler kullanılarak süslenmiştir. Günümüzde daha çok bale ve modern dans performanslarına ev sahipliği yapan yapı, Eyfel Kulesi, Notre Dame Katedrali ve Louvre gibi Paris’in önemli yapıları arasında yer almaktadır. Garnier Opera Evi’nin iç mekanının ihtişamlıdır. Girişin hemen içinde uzanan Büyük Vestibül, aynalar, kristal avizeler, bol miktarda altın yaprak ve süslü tavanlarla doludur. Vestibül, iki adet sekizgen salonla çevrilidir ve ziyaretçileri tiyatronun çeşitli katlarına götüren Büyük Merdiven’e yönlendirir. Ana salon, 2.000’den fazla seyirci kapasiteli olup, altın varaklar ve Marc Chagall tarafından tasarlanmış muhteşem tavan freski ile süslenmiştir.
1909’da Gaston Leroux tarafından yazılan “Operanın Hayaleti” romanı, Paris Operası’nın dünya çapında ün kazanmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Bu roman, daha sonra Andrew Lloyd Webber tarafından aynı adla bir müzikale uyarlanmış ve müzikal dünya çapında büyük başarı elde etmiştir. Hikayenin temelini oluşturan Opera Evi Gölü, hayaletin yaşadığı gizemli yer olarak tasvir edilmiştir. Tam bilet ; 15, İndirimli ;10 € giriş ücreti mevcut.
🚗 – Ulaşım ; Metro. 3-7-8 / Opera ; RERA / Auber ; Bilet & Web Bilgi
Şimdi ; Paris için gezilecek turistik alanlar arasında biraz kuzeyde kalan ünlü bir mahalleye gidiyoruz.. Montmartre (Paris 18. bölge)
✓ Montmartre & Sacré-Cœur Bazilikası & Place du Tertre – Ressamlar Meydanı / Tepesi ;
Paris’in 18. bölgesinde yer alan Montmartre, şehrin en yüksek noktalarından biri olup, sanat ve tarihin iç içe geçtiği benzersiz bir atmosfere sahiptir. Bu tepenin zirvesinde, Paris’in en bilinen simgelerinden Sacré-Cœur Bazilikası yer alır. Montmartre, dar ve taş döşeli sokakları, bohem kafeleri ve sanat galerileriyle ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir yolculuk sunar.
Montmartre, 19. ve 20. yüzyılda birçok ünlü sanatçıya ev sahipliği yapmıştır. Pablo Picasso, Vincent van Gogh ve Salvador Dalí gibi isimler bu bölgede yaşamış ve eserlerine ilham kaynağı olmuştur. Bugün bile Montmartre, sanatçıların sokaklarda canlı resim yapmalarına ve sanat eserlerini sergilemelerine tanık olabilirsiniz. Ayrıca, Place du Tertre meydanı (Ressamlar Tepesi) , sokak sanatçılarının ve karikatüristlerin buluşma noktasıdır.
Sacré-Cœur Bazilikası’nın etkileyici manzarasının yanı sıra, Montmartre Müzesi ve Dalí Espace gibi kültürel mekanlar da bölgenin sanatsal noktalarıdır.
Montmartre Tepesi’ne yolu düşen herkesin ya başından ya sonundan mutlaka gördüğü, ayak basıp yürüdüğü ama bir türlü tümü ile içine girmediği, içerisinde olduğumuz halde sanki gizli kalmış meydan veya parkından az bir sözedelim. Square Louise-Michel ;
İlk olarak 1877‘ de yapılmış ve sık sık renovasyon çalışmalarına maruz kalmış yaklaşık 24 dönümlük bu park ve meydanın adı tarih içinde pek çok kez değişmiş ve yakın zaman önce bu adı almıştır. Bazilika‘ nın hemen altında, dik bir yamaç üzerine kurulu olan parkın en yukarısından geniş bir Paris manzarası sunan teras alanı var. Ancak Montmartre Tepesi‘ ni gezmeye gelip Sacré Coeur‘ ü ziyaret edenler, bu üst terastan şehre şöyle bir bakmayı ihmal etmiyorlar ama sağlı sollu merdivenlerden aşağı inmeyi tercih edenlerin sayısı malesef okadar olamıyor! Ziyaretçiler genelde ; Tepeye, metro bileti ve aynı bilet ile + füniküleri kullanıp çıkıyor. Olaki vakit bolsa buraları fiziğiniz ve sağlığınız el veriyorsa buraları bir güzel dolaşın.
Sacré Coeur Bazilikası’na çıkan 222 basamağıyla tanınan Louise Michel Meydanı, Montmartre mahallesi yamacı boyunca uzanmaktadır. Kendine özgü dik yerleşimi nedeniyle buralar, dik merdivenleri aşmaya cesareti olmayanlar için buralar engebeli yollardan oluşan bir labirent misali gibi gelmekte. Louise Michel Meydanı, bol miktarda bitki örtüsüne ve Montmartre bölgesine yapılacak kısa geziler sırasında hayran kalınacak bir dizi kalıntıya da ev sahipliği yapmakta. Paul Gasq‘ın çeşmesi, bazı dikkat çekici ilginç ağaçlar ve 17 metre yüksekliğinde iki adet çok güzel portakal ağacı…
Louise-Michel’e dolayısı ile Bazilika’ ya aşağıdan gelmek için M2 metro hattının Anvers istasyonunda inip hemen karşıdaki Rue de Steinkerque’ ten yokuş yukarı çıkmanız gerekiyor. Bu yokuş üzerinde solda çok güzel bir çikolata mağazası “Maison George Larnicol” var. Aslında bu güzergah Montmartre Tepesi gezisine başlamak için ideal rotalardan sadece birisidir. Yok ben buradan yürümeden “Funiculer” ile giderim de diyebilirsiniz. Aldığınız metro bileti (Tam; 2.5 , 10 yaşaltı Çocuk ; 1.25 €) Funiculer’ de de geçer!.3 dk bekleyip 1 dk sonra tepedesiniz.
Funiculer yakınında “La Halle Saint Pierre – Montmartre” isimli eski birhalsalonu var. Bu güzel bina, dışı kadar içerisiyle de etkileyici. Burası aslında bir sergi salonu, ferah ve geniş kafesi’ de var. Bunun arkasında ; meşhur kumaş çarşısı olan “Marché Saint-Pierre” bulunur.
Ayrıca Metro 2 ya da Metro 12 hatlarından birine binip “Pigalle” de inip, buradan 40 numaralı otobüsle tepeye çıkarak Place du Tertre – Norvins durağında inerek gezinize başlayabilirsiniz. Önce Ressamlar Meydanı – Place du Tertre‘ i görüyorsunuz, oradan yürüyerek Sacré Coeur‘ e ulaşıyorsunuz.
Ben derim ki; Yürümek – tırmanmak “biraz bana zor” diyenler ; Metro + Funiculer / Metro + Bus 40 seçeneği ile tepeye çıkar, inişi de yürüyerek Merdivenler + sokak üzerinden yapar..Bu yol yorucu olmamakta.
Bir dip not ; Montmartre Mezarlığı yanı başında “Terrass” Rooftop Bar” – Eyfel Kulesi manzaralı keyifli teras café-bar-restaurant bulunmakta..
Kısaca, Sacre-Cour Bazilikası,
Şehrin en dikkat çekici dini yapılarından biridir. 1875 yılında yapımına başlanan ve 1914′ te tamamlanan bu etkileyici bazilika, Romano-Bizans mimari stilini yansıtır. Beyaz taşlarla kaplı bu görkemli yapı, Paris’ in panoramik manzarasına sahip olmasıyla da ünlüdür (dolayısıyla Notre Dame Katedrali gibi 850 yıllık bir kilisenin yanında Sacré Coeur epeyce yeni kalıyor).
Sacré-Cœur, hem tarihi hem de mimari açıdan Paris’in en önemli simgelerinden biridir. Bazilikanın iç mekanı, mozaikler, vitray pencereler ve heykellerle süslüdür. En dikkat çeken özelliklerinden biri, tavanı kaplayan büyük altın renkli İsa mozağidir.
Bazilikanın tepesine çıkan ziyaretçiler, Paris’in üstünden eşsiz bir manzara elde ederler. Ayrıca, bazilikanın bahçeleri ve çevresindeki sokaklar, Paris’in bohem ruhunu yansıtan sanatçılar ve sokak müzisyenleriyle doludur. Kubbeye tırmanıp (300 basamak!) en tepeden harika bir Paris Manzarası izleme imkanı olduğunu unutmayın.
Sacre Coeur Bazilikası’nın ana girişindeki merdivenlerin sol tarafından kiliseye giriyoruz. Burası bir müze gibi algılansa da sonuçta bir ibadethane ve bu nedenle giriş ücreti alınmıyor. ancak, içeride fotoğraf çekmek yasak!.
Sacre Coeur Bazilikası’nda da 1 Ağustos 1885’ ten bu yana 7/24 İncil okunuyor !
Kilise önündeki bu merdivenler, insanların yeteneklerini sergileyerek para kazanmaya çalıştıkları bir yer. Şanslıysanız çok ilginç akrobasi hareketlerini yapan kişilere rastlayabilirsiniz.
Prusya savaşı sırasında ölenlerin anısına yapılmasına karar verilen Sacré Coeur “Kutsal Kalp” anlamına geliyor ve “sakre kör” olarak okunuyor.
Sacre Cour’ dan Paris
Metro & Funiculer Ulaşım Noktasından – Sacre Cour
Ve Ressamlar Tepesi ;
Ressamlar Meydanı – Place du Tertre ; aslında küçük bir meydan. O kadar küçük ve o kadar yoğun ki bazen burada gezmek kolay olmuyor ama yine de değiyor.
Bu küçük meydanın çevresine dizilmiş kafe ve restoranlardan herhangi birine, eğer hava müsaitse tabii ki kapı önüne dizilmiş masalara oturup da bir şeyler yiyip içerken önünüzden akıp giden insanlara şöyle bir bakın. Tepenin yazı da kışı da bir başka güzel. Yazın daha yeşil ve daha canlı elbette ama o zaman meydandaki ressamların sayısı azalıyor, ortadaki bölmeyi restoranlar işgal ediyor! Buralarda dilerseniz portrenizi, dilerseniz karikatürünüzü yaptırmanız mümkün. Farklı farklı tekniklerde yapılmış Paris resimlerinin olduğu tablolar sıkça, ancak ucuz sayılmazlar! Meydanı’nın Paris tarafına düşen kısmındaki Galerie Montmartre‘a uğramanızı özellikle önerilmekte. İçeride birbirinden güzel tablolar ve heykeller var.
Yine Resaamlar Tepesi – Paris manzarasına doğru baktığınız zaman sağ taraftaki sokaktan girip, sonra yine sağa dönerseniz Espace Dali‘ye ulaşırsınız. Dali’yi seviyorsanız burası ilginizi çekecektir.
Mahallenin bir başka noktası ; Moulin Rouge,
Paris’in gece hayatının kalbinde, ışıltılı Montmartre mahallesinde yer alan Moulin Rouge, dünyaca ünlü bir kabare ve gece kulübüdür. 1889 yılında kurulan bu efsanevi mekan, canlı müzik, dans ve gösterileriyle ünlüdür. Özellikle “French Cancan” dansının doğum yeri olarak bilinen Moulin Rouge, Paris’teki Belle Époque * döneminin simgelerinden biri haline gelmiştir (* Üçüncü Fransız Cumhuriyeti’nin başlangıcından Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan 1871-1914 yılları arasındaki şehir tarihindeki önemli bir dönemdir).
Moulin Rouge’un zarif dekorasyonu ve kırmızı yeldeğirmenli dış cephesi, Paris’in gece manzarasının ayrılmaz bir parçasıdır. İçeri girdiğinizde, hoş bir atmosfer ve çarpıcı bir görsel şölen karşılar. Profesyonel dansçıların ve sanatçıların yer aldığı kabare gösterileri, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.
- Buradan – Montmartre için gezi yol güzergah haritasını inceleyebilirsiniz.
Bölge ulaşımı için ek not olsun ; Paris’ te Uber uygulamanız var ve de 3 kişi yada daha fazla iseniz toplu taşıma yerine “UBER” kiralayın. Biz İnvalides bölgesinden yaklaşık 7 km mesafeli Sacre Cour‘ a 21 € bedel ödedik (4 kişi).
Paris gezimiz, sonraki sayfada…
– Önceki Sayfa / Sonraki Sayfa –