Paris Gezisi. 1

 
 
 

PARİS GEZİSİ . 1

 

 
 
 

Geziye başlamadan öncekent’ i topagrafik olarak   kısaca tanıyalım.

Kabaca Paris’ i önce yönleri ile (20 mahalleli) merkez-doğu-batı-kuzey-güney olarak 4 bölgeye bölmüş olalım.

 

Ardından sınırları ile beraber 20 bölge (mahalle) haritasına bakalım.

 

PARİS BÖLGE HARİTASI

***

***

Önemli merkezler ve 20 bölgeli Paris Haritası

 

Paris’ i anlamak için önce  mahallelerini tanımanız gerekir . Paris, her biri kendine özgü yapısı ve cazibesi olan yirmi bölgeye (mahalle) ayrılmıştır.

Louvre ve Palais Royal’in hüküm sürdüğü 1. bölgenin ikonik simgelerinden, Montmartre ve Sacré-Coeur’a ev sahipliği yapan 18. bölgenin canlı, bohem enerjisine kadar her bölge kendi hikayesini anlatır. İster Marais’in Arnavut kaldırımlı sokaklarında gezinin, ister 8. bölgenin lüks butiklerini keşfedin, Paris’ in her köşesinde farklı bir deneyim sunduğunu göreceksiniz. Her mahalle kendi ritmiyle hareket eder ve tarih, kültür ve modern yaşamın bir karışımını sunar.

Paris, ülkenin en büyük şehri olup, dünya çapında sanat, kültür, moda ve gastronominin merkezi olarak da kabul edilir. Romantizm denilince akla ilk gelen şehirlerden biridir. Seine Nehri’nin kıyısında bulunan Paris, tarihle de iç içedir.Şunu da unutmayalım ; Paris, bisiklet dostu bir şehirdir. Bölgede bisiklet kiralama sistemleri (Vélib) yanında  birçok bisiklet yolu da size rehber olacaktır. Şehir merkezinin oldukça uygun kısmını yürüyerek keşfetmek mümkündür, özellikle Seine Nehri kıyısında zevkli ve yorucu olmayan yürüyüş rotaları bulunmaktadır.

Kısa kısa bölgeleri anlatalım..

 

Önemli Turistik Merkezleri ile Paris’ in 20 Mahalle Haritası

 
 

  •  1 ve 2. Bölgeler (Louvre & Royal Palais & Les Halles) ;

Şehrin en eski mahalleleri arasında yer alan 1. ve 2. mahalle, Paris’in tam merkezidir. Burası Paris’in  turistler için yoğun olan bölgesidir. Louvre, Notre Dame ve Palais Royale burada bulunmaktadır. Bu mahalleler,  rahat ara sokakları ve mahalle restoranları ve barları ile öncelikli olarak bir iş bölgesidir. Rue de Montorgueil restoranların, kafeler ve mağazaların bulunduğu canlı bir yaya caddesidir ve Place des Victoires son moda butiklerde alışveriş yapmak için gözde bir yerdir. Bölgede ;  Jardin des Tuileries, Rue de Rivoli ve Place Vendôme gibi tarihi yerleri göreceksiniz. Mahalleden ; Louvre’a erişim kolaydır, Rue St Honoré’ de alışveriş yapmak, Place de la Concorde’u ziyaret etmek ve de Palais Royal’in bahçelerinde gezinmek. Bir de yanında tatlıya düşkünlüğünüz var ise  Paris’in kalbinde şehrin en iyi beş çikolata dükkanını ziyaret edin. Yol boyunca Place de la Concorde, Rue St-Honoré boyunca yürüyecek, Louvre’un yanından geçecek ve hatta Palais Garnier’e kadar uzanın. Tuileries, Fransa kraliyet sarayının bahçe oyun alanı olarak yapılmış ve ihtişamı bugün hala görülebilir durumda. Çeşmeler, oyun alanları, bahçeler, çiçekler, oturacak yerler ve çeşitli açık hava kafeleri ile zaman geçirin..Bahçenin hemen karşısı ve Concord meydanına yakın alandaki Napolyon’ un  1810 yılında Austerlitz’deki zaferini kutlamak için buraya yaptığı sütun anıtını bulacaksınız (Vendôme meydanı ve sütunu). Louvre Müzesi’nin tam karşısında, duvarların ve sütunların arkasına gizlenmiş Palais Royal‘in bahçesi yer almaktadır. Bir zamanlar kraliyet ailesine ev sahipliği yapan bahçe, günümüzde ıhlamur ağaçları, merkezi bir çeşme ve dinlenmek için bankların bulunduğu huzurlu bir yerdir.Place de la Concorde’daki Jardin des Tuileries’de yer alan “Musée de l’Orangerie” müzesi sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor (Monet’nin nilüfer resimlerinin evi olmasıyla da ünlü).

 

  •  3 ve 4.Bölgeler  ( Marais & Folie Melicourt) ;

Bura hem tarihi hem de canlı br mahalledir. Her ikisi, Paris’in en eski mahallelerinden biri olan Marais’ yi oluşturmaktadır. Picasso Müzesi burada yer alır ve sanat galerileri, butikler ve restoranlarla dolu sessiz sokaklar geceleri canlanır. Ortaçağ sokaklarında aristokrat konaklarının yanından kıvrılmış sokaklarında, kafelere   müzelere , eskilerden  modern sanata kadar her şeye ev sahipliği yapan böldir burası. Mahallede  Alexandre III Köprüsü karşısında 17. yüzyıldan kalma bir “Hôtel Particulier  Le Marois De Fredoc” ile karşılaşabilirsiniz. Sokaklarında ; popüler restoranları, şehrin en eski gıda pazarını, en iyi peynir dükkanlarını, boulangerie’leri, şarküterileri, şarap dükkanlarını ve daha fazlasını bulacaksınız. Mahallede ki “Rue des Rosiers” caddesi  Paris’teki Yahudi yaşam tarzının hüküm sürdüğü merkezidir. Ortaçağ Yahudi Mahallesi’ni ünlü Hotel de Ville‘yi, yine tarihi kiliseleri,  Paris tarihi müzesine ev sahipliği yapman Hôtel Carnavalet’i  ve daha fazlasını bulacaksınız., Ayrıca  seine nehri üzerindeki küçük – Ile St. Louis ile büyük – Ile de la Cité adaları Paris’in en eski bölgeleridir.

 

  •  5. Bölge ( Latin mahallesi – Latin Quarter) ;

Paris’in en tanınmış bölgesidir. Tarihi de eskidir – Paris’in bir Roma yerleşimi olduğu zamanlara kadar uzanır. Romalılar tarafından inşa edilen bu bölge, aslında Paris’in en eski bölgesidir.   Mahalle küçük bir köy havasındadır ve dolambaçlı sokaklarında öğrencilerden profesyonellerle  kadar her kesimi görebilirsiniz. Rue Mouffetard, mağazaların, uluslararası restoranların ve öğrenci bar ve kafelerinin bulunduğu ana arterdir. Mahallede  Pantheon’ u, Sorbonne’ u,  Jardin des Plantes’ i,  tarihi Cluny Müzesi’ni,  hareketli ve yiyecek tezgahları ile dolu pazar bölgesi olan Rue Mouffetard’ı ve dolambaçlı arnavut kaldırımlı sokakları bulacaksınız. Bar ve kabareleriyle ünlü Latin Mahallesi, Paris’in en eski kabaresi olan Paradis Latin‘e de ev sahipliği yapmaktadır. Napolyon tarafından 1802 yılında kurulmuş (ya da öyle diyorlar) ve daha sonra 1889 yılında Gustave Eiffel tarafından güncellenmiş ve yeniden tasarlanmıştır. Kaberedeki şov’ un yanında Michelin yıldızlı şef Guy Savoy tarafından hazırlanmış menülü Paris’teki en iyi akşam yemeği yemiş olacaksınız.Fransa’nın en eski üniversitesi ve dünyanın en ünlü yüksek öğrenim yerlerinden birisidir Sorbonne.. 1257 yılında kurulan Collège de Sorbonne’un aslında on üç ayrı üniversiteden oluşan bir koleksiyon olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Bunlardan üçünün adında Sorbonne vardır – Panthéon-Sorbonne, Sorbonne Nouvelle ve Paris-Sorbonne. Saint-Michel Bulvarı boyunca uzanan Beaux Art binalarını hayranlıkla izleyebilir ya da öğrencilerin ve öğretim üyelerinin uğrak yeri olan kaldırım kafelerinden birinde bir kadeh şarabın tadını çıkarabiliriz. Orta Çağ’dan kalma geniş bir sanat eseri, el işleri ve kumaş koleksiyonuna sahip kuleli Gotik malikane olan Musée National du Moyen Âge de bu mahallededir. Ve ;  Jardin des Plantes (botanik bahçesi) 17. yüzyılda kraliyet ailesi için şifalı bitkiler yetiştirmek amacıyla kullanılmış olan bahçe.. Orijinal adı Jardin du Roi (Kralın Bahçesi) imiş. Bugün, yemyeşil bahçeleri, patikaları, bankları, hayvanat bahçesi (web) ve başta Doğa Tarihi Müzesi (Muséum national d’Histoire naturelle ) ile bir dizi müzeyibünyesinde  toplayan gizli bir Paris cevheri olduğunu hatırlatalım.

 

  •  6. Bölge ( St-Germain-des-Prés ) ;

Bir zamanlar bohemlerin ve entelektüellerin uğrak yeri olan bu bölge, soylulaştırma sürecinden geçmiştir ve şu anda Paris’ in en pahalı mahallelerinden biridir. Modaya uygun butiklere, sanat galerilerine ve restoranlara da ev sahipliği yapan bu mahalle, Marais ve daha genç bir kalabalığı çeken diğer semtlere karşı eski üstünlüğünü koruyamamıştır..

Paris’ in kalbi olarak ;  Mahalle 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında burada yaşayan ve çalışan edebiyat ve sanat dünyasının ünlü isimleriyle tanınır. Burası zamanında varoluşçuların, ressamların ve yazarların buluşma noktasıydı. Saint-Germain şu anda şehrin en iyi alışveriş bölgelerinden biridir ve  kafeler, brasserie’ler ve restoranlar; sanat galerileri, tiyatrolar, sokak pazarları ve ünlü bahçesi Jardin du Luxembourg yanı başınızdadır..Mahallede Fransız Romantik akımının lideri olarak kabul edilen Eugene Delacroix’ e ait   özel  bir müzede bulunmakta . Les Deux Magots ; Tarihi 1800′ lere kadar giden Fransanın edebiyat ve felsefi temeline dayanmış ünlü bir Cafesinde kahvaltı yapın (pahalı!)(6 Place Saint-Germain-des-Prés 75006). Mahalle yerel bir gıda pazarına da ev sahipliği yapar .Ünlü komşusu Les Deux Magots gibi “Cafe de Flore” de ilk olarak 19. yüzyılın sonlarında St Germain’de açılmış (1887). 1920’ler ve 1930’lar boyunca küçük, ısıtmasız apartman dairelerinde yaşayan yoksul sanatçılar, yazarlar ve devrimciler ısınmak ve fikirlerini tartışmak için Cafe Flore’de toplanırlarmış. Pablo Picasso, Albert Camus, Leon Trotsky bunlardan birkaçıdır. Çoğu sanatçı için 2. ev konumunda kalmış. 1960larda Cafe de Flore ; yeni ünlüleri misafir eder –  Bridget Bardot, Roman Polanski, Yves Montand, Jean Seberg’in ve Yves St Laurent, Hubert de Givenchy ve Karl Lagerfeld bunlardandır.

Jardin du Luxembourg’un geniş bahçelerinde yer alan Luxembourg müzesi, 1750 yılında Fransa’da halka açılan ilk müze olmuştur. Kalıcı bir koleksiyon bulamazsınız, bunun yerine yılda iki veya üç değişen sergi vardır. Müze bir zamanlar, Louvre’a taşınmadan önce Rubens, da Vinci, Titian, Rembrandt ve Raphael’in tablolarına ev sahipliği yapmıştır.

Pierre Hermé – Pastacılığın Picasso’su..Mahallede – Rue Bonaparte’daki Pierre Hermé ; Şu anda dünyanın dört bir yanında şubeleri olmasına rağmen, Paris’te St Germain‘deki Rue Bonaparte’da bulunan dükkanı efsanevi mekandır. Herme,  14 yaşında Gaston Lenôtre’un yanında çıraklığa başlamış. İlk dükkânını Tokyo’da, ikinci dükkânını ise St. Germain’de açmıştır. Hermé’yi bir dahi yapan şey adeta  şekere tuz gibi davranır ve alışılmadık tat kombinasyonları kullanırmış. Dükkânında herhangi bir şey tadacak olursanız, bunun bir makaron olduğunu unutmayın (gül, ahududu ve litchi -böğürlen gibi meyve-  ile yapılan özel İspahan‘ı deneyin).

Gelelim Luxenbourg bahçesine ;   Yıl 1612′ dir ve Marie de Médicis aslında Fransa’nın hükümdarıdır.  Bir mülk satın alır ve burayı dönümlerce kraliyet bahçesiyle çevrili Lüksemburg Sarayı’na dönüştürür. Bahçeler Floransa’daki Boboli bahçelerine benzeyecek şekilde yapılmıştır. Birdenbire mahalle (Latin Mahallesi ve St Germain’in bölgesi) Fransız soylularının yerleştiği gözde bir semt haline gelir. Bugün Marie’nin bahçesi her zamankinden daha popülerdir: Meyve bahçeleri, gül bahçeleri, Medici çeşmesi, oyun alanları, tenis kortları, kukla gösterileri, midilli at gezintileri, kafeler, müze ve  göletler..Hepsi burada Ve de ;  Özgürlük Heykeli..

Orijinaliyle aynı zamanda üretilen 11 metre yüksekliğindeki figür, gerçek boyutlu versiyonunu yansıtacak şekilde, sırtı Eyfel Kulesi’ne ve yüzü New York’ a dönük olarak yerleştirilmiş.

En iyi bilinen Özgürlük Heykeli Amerika Birleşik Devletleri’nde olmasına rağmen, Fransa’nın başkenti de dahil olmak üzere dünya çapında birçok reprodüksiyonu bulunmaktadır. Fransa’nın Amerikalılara bir armağanı olan 93 metre yüksekliğindeki heykel, 1886’dan bu yana iki ülke arasındaki dostluğun bir işareti olmuştur. Başkentte bulunan beş tanesi de dahil olmak üzere, dünya çapında çok sayıda küçük kopyası vardır (Lüksemburg Bahçeleri’nde, Ile aux Cygnes’de, Musée d’Orsay’da, Musée des Arts et Métiers’de ve Place Michel Debré’ de).

Önemli merkezler ve 20 bölgeli Paris Haritası

 

  •  7. Bölge (İnvalided & Eiffel  Tower / Faubourg St.  Germain) ;

Eyfel Kulesi, Musée d’Orsay, Rodin Müzesi ve pazar caddesi olan Rue Cler burada bulunabilir. Bu çok zenginliğe sahip bölge aynı zamanda yabancı elçiliklere ve birçok uluslararası sakine ev sahipliği yapmasıyla da bilinmektedir.

Demir Leydi – yani Eyfel Kulesi ve Invalides‘ in altın kubbesi tarafından domine edilen Paris’in 7. Bölgesi.. Paris’ in  ayrıcalık ve cazibe mahallesidir. Yüksek profilli anıtların arasında, bu bölgede yaşayan Parislilere de hitap eden boulangeries (fırın), şarküteri ve pastaneler  ile kaplı sokaklara ev sahipliğ yapar. Yürünebilir alanlar, pazarlar ve harika restoranlar için bu mahallenin yerini hiçbir şey tutamaz. Her ne kadar 7. Cadde Paris’in bazı büyük sembollerini barındırsa da, bu en sevilen ve hayranlık duyulan mahallenin sırlarını keşfetmek için onların ötesine bakın.

Musée d’Orsay, Paris’teki en iyi müze unvanı için Louvre ile yarışmaktadır.  Bir zamanlar yirminci yüzyıla kadar görkemli bir tren istasyonu olan yapı, 1986 yılında 19. yüzyıl sanat ve kültürünün sergilendiği bir vitrine dönüştürülmüştür. D’Orsay’ın koleksiyonu Louvre’un bittiği yerden (Romantizm) başlıyor ve Pompidou’yu ziyaret etmeniz gereken modern sanatın doğuşuna kadar uzanıyor. Manet, Monet, van Gogh, Degas, Pissarro, Renoir, Berthe Morisot gibi empresyonistlerin eserlerine doyacağınız yerdir burası…

Ve Les İnvalides ile Napolyan’ un mezarı ; Bu anıtsal yapı, 17. yüzyıl kompleksi olarak Fransa’nın savaş gazilerine konaklama ve hastane bakımı sunmak üzere 14. Louis tarafından yaptırılmıştır. Napolyon’un 1815’te tahttan çekilmesinden sonra, Grande Armée’nin 5,000 gazisi buraya sığınmıştır. Daha sonra, 1840 yılında Napolyon’un naaşı, uygun bir şekilde Église du Dome olarak adlandırılan kubbeli kiliseye taşındığında, Napolyon’un kendisi de Invalides’e taşınmıştır. Bugün bina, Musée de l’Armée de dahil olmak üzere askeri temalı sergilere ev sahipliği yapmaktadır. Les Invalides kompleksinin bir parçası olan bu müze, dünyanın en büyük askeri obje koleksiyonlarından birine sahiptir. Kılıçlar, silahlar ve zırhlar, tarih öncesi çağlardan İkinci Dünya Savaşı’na kadar savaşın evrimini izleyen modeller ve haritalarla bezenmiştir. Özellikle Napolyon dönemine ait hediyelik eşyalar öne çıkmaktadır, ancak Ortaçağ, Rönesans ve Asya milislerine ait sergiler de bulabilirsiniz.

Champ de Mars  7. Bölgede gezinti yapmak için harika bir yerdir. Paris’te halka açık, büyük ve yeşil alanın adıdır. Kuzeybatısında Eyfel Kulesi, güneydoğusunda École Militaire (Askeri Akademi) yer alır. Champ de Mars  – ‘Mars Alanı’ anlamına gelmektedir. Sözü edilen Mars, Antik Roma’nın savaş tanrısıdır. Bugün Champ de Mars’ın bulunduğu alan 16. Yüzyılda üzüm ve sebze üretimi için kullanılıyormuş. 18. Yüzyıla gelindiğinde, aynı anda 10,000 askerin birlikte hareket edebilmesi için gereken özelliklere sahip olduğundan, daha ziyade askeri amaçlarla kullanılmış; pek çok eğitim ve hazırlık tatbikatına ev sahipliği yapmıştır. Parka Antik Roma’nın savaş tanrısı Mars’ın adının verilmiş olmasının sebebi de budur. Bugün Champ de Mars, çeşitli bitkilerin bulunduğu, geniş yürüyüş patikalarının bulunduğu, ağaçlarla çevrelenmiş büyük bir alandır.

Palais Bourbon – Ulusal Meclis ;  Fransız parlamentosuna ev sahipliği yapan bu saray, 1728 yılında Louis XIV’ün en büyük kızı olan Bourbon Düşesi Louise Françoise de Bourbon için inşa edilmiştir.  Şu anda Ulusal Meclis’in toplandığı yerdir. Bina turları önceden seçilmiş vekiller aracılığıyla düzenlenmektedir. Eğer içeri girerseniz, Delacroix’nın kütüphanenin tavanına ustalıkla resmettiği Uygarlık Tarihi tablosunu kaçırmayın.

 

Les Invalides’in hemen doğusunda,  Place du Palais-Bourbon’unun yakınında, Auguste Rodin‘in 1917’ deki ölümüne kadar yaşadığı ve çalıştığı ve bugün için  Rodin Müzesine  ev sahipliği yapan bina ve  yakın zamanda yenilenmiş Hôtel de Biron da dahil olmak üzere, 17. ve 18. yüzyıldan kalma zarif otellerin bir kısmını bulacaksınız.

Les Egouts – Paris Kanalizasyon Müzesi  ; Kanalizasyonlar Paris’te popüler bir yeraltı cazibe merkezidir. Bu uzun  tünel ağı Napolyon III döneminde inşa edilmiştir ve şehir planlamacısı Baron Haussmann’ın en önemli başarılarından biridir. Haussmann’ın inşa ettiği yeraltı labirenti, tatlı su borularının yanı sıra şehrin gaz hatlarını ve 1984 yılında durdurulan pnömatik posta ağını da içeriyor. Eskiden kanalizasyonda yeraltı tekne gezintileri de yapılabiliyormuş. Ancak kanalizasyonu kaçış yolu olarak kullanan bir dizi banka soygunu sonrası bu geziler durdurulmuş. Bugün kanalizasyonun bazı bölümlerinde rehberli yürüyüş turları düzenlenmektedir (Pont de l’Alma -93 Quai d’Orsay, 75007 ).

 

  •  8. Bölge ( Champs-Elysées ) ;

Ünlü Avenue des Champs-Elysées cadde çevresindeki bölgede çok sayıda alışveriş merkezi ve turist bulunurken, doğu bölümünde ;  Champs-Elysees ve Place de la Madeleine arasındaki bölgede 19. yüzyıldan kalma konut binaları ile işyerlerinin bir karışımını bulacaksınız. Aynı zamanda Hotel de Crillon, Grand Palais ve Petit Palais ile zarif Parc Monceau’ yu da burada bulabilirsiniz. Parc Monceau ;  şehrin ortasında yaklaşık 2 hektarlık bir yeşil alan. Zafer Takı‘nın kuzey doğusunda bulunuyor. Dolayısıyla Champs-Elysées‘den de buraya geze geze gelmek de mümkün. Parc Monceau’ya metroyla gelmek için M2 hattının Monceau istasyonunda inin.Gölet ve çevresinde sütunlar, köprüler, çiçekler, heykeller.. Park ; 1778 yılında ressam Carmontel tarafından Orléans Dükü için özel bir bahçe olarak inşa edilmiştir.

Petit Palais, Seine Nehri’nin üzerindeki Pont Alexandre III” köprüsünün  karşısında ve büyük kardeşi Grand Palais’nin tam karşısındadır. Evrensel Sergi için 1900 yılında inşa edilmiştir ve şu anda Paris Şehri’nin Musée des Beaux-Arts – Güzel Sanatlar Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Çok kısa bir süre önce yenilenen Petit Palais, seçkin tablolardan oluşan harika bir koleksiyonla dolup taşmaktadır. Mozaik süslemeli göletler ve sütunların yer aldığı çarpıcı kış bahçesini ziyaret edebilir ya da sıcak aylarda dışarıda oturup bir şeyler atıştırabilirsiniz. Müzeye, bazı özel gösteriler dışında giriş ücretsizdir.

Champs-Elysées tartışmasız dünyanın en ünlü caddesidir. Bazı Parisliler hala buraya “la plus belle avenue du monde” / Dünyanın en güzel caddesi –  diyor. Paris belediye meclisi her ayın ilk Pazar gününü Champs-Elysées  için gün boyu boyunca araç trafiğine kapalı olarak ilan etmiştir!

Palace dela Concorde ;  Bugün 21 dönümlük bir alanı kaplayan bu görkemli meydanın bir zamanlar bataklık olduğunu hayal etmek zor gibi. Louis XV, 1755 yılında mimar ve bahçe tasarımcısı Ange-Jacques Gabriel’e verdiği yetkiile  Jardin de Tuileries’yi Champs Elysées’ye bağlamak için sekiz kenarlı bir kraliyet mekânı inşa etmesini ister. Merkezine de Louis XV’ in bir heykeli dikilir. Tüm bu kraliyet ihtişamı, Fransız devrimcilerin heykeli yıkıp yerine giyotini dikmesiyle 20 yıldan kısa sürecektir!

Arc de Triomphe (Zafer Takı ) ;  Dünyanın en ünlü caddesinin bir ucunda  ünlü zafer takı yer almaktadır. Yapımında Romalılar’ ın etkisi olduğu bilinmekte. Kemerin tepesinden Paris manzarası harika olacaktır.  8 – 16 ve  17. mahallerlerin sokak ve caddeleri  Arc de Triomphe’un altında kesişirler.

Grand Palais ;  Petit Palais gibi Grand Palais de 1900 yılında Paris’te düzenlenen dünya fuarı “Universal Exposition” için inşa edilmiştir. İç mekanı ışıkla dolduran tonozlu ve kubbeli cam tavanı ve muhteşem merdivenleriyle ünlü olan 54.000 metre karelik alan bugün sanat gösterilerine, kitap fuarlarına, özel sergilere ve hatta kışın bir buz pateni pistine ev sahipliği yapıyor. Grand Palais kompleksinde yer alan planetaryum ve  uygulamalı bilim müzesi olan “Palais de la Découverte” u da unutmayalım.

Champs-Elysées-Clemenceau Metro istasyonunda (Grand Palais’nin önündeki) çıktığınızda, adını I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Fransa’nın toparlanmasına yardımcı olan ünlü Fransız politikacı Georges Clemenceau‘dan alan meydan – Place Clemenceau‘ u bulursunuz. Meydanda Charles de Gaulle‘ün büyük bir heykeli bulunmakta.

 

  •  9. Bölge ( Opera & Pigalle) ;

Paris’in 9. Bölgesi güneyde Palais Garnier’den kuzeyde Montmartre’ın eteklerine kadar uzanır. Arada birkaç iyi müze ve Paris’in en yoğun alışveriş merkezlerinden bazıları bulunmaktadır. Bazen 9. Bölge olarak adlandırılan Opera, büyük magazinler, 19. yüzyıldan kalma Opera Garnier ve Grands Boulevards ile tanınır. Napolyon III’ ün emriyle inşa edilen çarpıcı Opera Garnier, görkemli bir şekilde mekanda yerini almıştır (Opera Garnier ve Palais Garnier isimleri birbirinin yerine kullanılmakta).

Sanatsal bir kalabalık arasında popüler olan diğer bir yerleşim bölgesi. Bölgenin güney kısmı, konut ve iş binalarının bir karışımı ile 2. bölgeye benzer. Paris Operası’nın yanı sıra Les Grands Magasins / Alışveriz mağaza zincirler top. (Galeries Lafayette, Printemps, Le BHV Marais – aynı zamanda Bazar de l’Hôtel de Ville olarak da adlandırılır -, Samaritane Paris ve son olarak Bon Marché Rive Gauche ) burada yer almaktadır. Daha kuzeyde ise ünlü Moulin Rouge ve eski Red Light bölgesine ev sahipliği yapan Pigalle yer almaktadır. 9. ve 18. mahallelerin kesiştiği Boulevard de Clichy çevresinde konuşlanmış sex shop‘ları ile ünlü olan bu mahallenin en meşhur yeri, “kırmızı değirmen” anlamına gelen Moulin Rouge’ dur. Moulin Rouge her zaman herkesçe bilinmesine rağmen, özellikle Nicole Kidman’ın oynadığı “Moulin Rouge” filmi sonrası daha bir meşhur olmuştur!

Haussmann Bulvarı, Palais Garnier’in arkasında 9. Bölge boyunca doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Adını 19. yüzyılda Paris’i yeniden tasarlayan mühendisten alan bu cadde bugün alışveriş için bir merkezdir ve her zaman kalabalıktır. İki büyük mağazadan –  Printemps ve Galeries Lafayette – ve yakındaki Apple Store’ u burada görebilirsiniz. Ancak bu bölgede çok daha fazla sayıda büyük marka tarzı mağazaları da bulacaksınız.Mağaza denince ; Galeries Lafayette’in en doğusundaki binanın köşesindeki büyük Sephora‘yı unutmayalım.

 

  •  10. Bölge (Canal St. Martin) ;

Bu canlı ve genç bölge, Paris’in en büyük iki tren istasyonu olan Gare de l’Est ve Gare du Nord‘a ev sahipliği yapmaktadır. Bu çok kültürlü mahalle aynı zamanda bohem bir unsur da içermektedir. Saint-Martin Kanalı boyunca uzanan kafe ve restoranlar burayı hem Parisliler hem de turistler için popüler bir yer haline getirmektedir. Saint-Martin Kanalı ve Paris’teki son sayılabilecek kapalı pazarlardan biri olan Marché Saint-Quentin..mahallenin önemli destinasyon alanlarından. 1854’te kurulan ve Paris’te kalan sadece beş kapalı pazardan biri olan bu tarihi kapalı gıda pazarı, Salı’dan Cumartesi’ye sabahtan akşama kadar ve de Pazar günleri sadece sabahları açıktır.

Bölgedeki Kanal su yolu olarak, kuzeyde Parc de la Villette’ den güneyde Seine Nehri’ne uzanırken bölgeyi de ikiye böler. Kanalın alt kısmı kapalı olsa da (11. Bölgeden geçtiği yerde), 10. mahalle sınırlarında karasal alana çıkar ve her zaman kıyılarında yürüyüş yapanları, balık tutanları, küçük tekne gezilerini  görmek mümkündür.

Paris’in en eski ve en işlek tren istasyonlarından biri olan Gare du Nord,  1846 yılında inşa edilmiştir. Gar’ ın heybetli cephesi ve istasyonun hizmet verdiği varış noktalarını temsil eden büyük boyutlu heykelleri (hepsi ünlü Fransız heykeltıraşlara ait) ile dikkat çeker. Gare du Nord, Londra’ya giden Eurostar’ı ve havaalanından gelen RER B’ninde kalkış yerdir. Gare du Nord, 2024 Paris Olimpiyat Oyunları için varış terminali olarak genişletilmiş  ve modernize edilmiştir.

Doğu Ekspresi filmini  (Orient Exp.) hatırlar iseniz rotanın başlangıç noktası Gare de l’Est idi. Dünya Savaşları sırasında bu istasyondan çok sayıda askerin gelip gittiğine filmlerde de şahit olmuşuzdur.. Bugün buradan Moskova’ya bile gidebilirsiniz. Gare de l’Est sizi Berlin’e, Lüksemburg’a  götürecektir. 1849 yılında inşa edilen bu gar, Paris garlarının birçoğu ile aynı dönemden kalma bir başka etkileyici klasik yapıdır. Gare de l’ Est’te bulabileceğiniz tek şey Moskova ve Berlin’ e giden  trenleri değildir. Gare’nin koridorlarının altındaki mağaramsı bir yeraltı alanında başka trenler de çalışıyor.

Önemli merkezler ve 20 bölgeli Paris Haritası

 

  •  11.  Bölge ( Bastille) ;

Place de la Bastille / Bastille meydanı ve Yeni Opera burada bulunur. Burası daha genç ve sanatsever bir kitle arasında popüler olan bir yerleşim bölgesidir. Rue de la Roquette ve Rue Oberkampf çevresinde yoğunlaşan gece hayatı ile de tanınmaktadır.

 

  •  12.  Bölge ( Bercy ) ;

Doğuda Bois de Vincennes (Bisiklet ve yürüyüş parkurları, gölleri, botanik bahçesi ve hayvanat bahçesiyle 995 hektarlık şehir parkı)  ile sınırlanan bir yerleşim mahallesi. Place de la Bastille’ den (meydanından) yaklaşık 3 mil boyunca uzanan park alanı  “Promenade Plantée / La Coulée Verte ” ile sınırlı mahalledir.

 

  •  13. Bölge (Place d’Italie) ;

Paris’in Çin Mahallesi ve Fransanın ulusal milli kütüphanesi ultra modern Bibliothèque François Mitterand’ı içeren çok kültürlü bir yerleşim bölgesi. Modernist Place d’Italie, Fransa’nın en iddialı kentsel yenileme projelerinden birinin gerçekleştirildiği yerdir.Pek çok kültürün bir arada barındığı Place d’Italie bölgesinde klasik yapılar, çok katlı modern binalarla bir aradadır. Bölge, küçük evlerin ve öğrenci barlarının bulunduğu sıra dışı eski bir köy olan “Butte-aux-Cailles” olarak da anılır.  Mahalle ; arnavut kaldırımlı sokakları, çok sayıda restoran, kafe ve gece hayatını ve birçok  atmosferi korumaktadır.

Gare d’Austerlitz (tren garı), Jardin des Plantes’in (5. Bölge) yanında ve Gare de Lyon’un hemen karşısında yer almaktadır. Küçük bir gardır.

Gare d’Austerlitz’den sadece birkaç yüz metre uzaklıkta, Gare de Lyon’un karşısında yer alan Cité de la Mode et du Design sitesi, parlak yeşil, ultra-çağdaş dış yapısıyla tanınmaktadır. Moda ve tasarımın avangardına adanmış olan 15.000 m²’lik alanda barlar, restoranlar ve kulüpler de yer almaktadır. Ahşap yürüyüş yolları sizi bir kattan diğerine götürür. Panoramik terastan güzel manzaraların keyfini çıkarabilir, Wanderlust (restoran ve kulüp) veya Café Oz çatı katında (öğle yemeği, atıştırmalıklar ve DJ setleri) yemek yiyebilirsiniz.

 

  •  14. Bölge ( Montparnasse) ;

Mahalle adıyla özdeşleşen Montparnse Bulvarı çevresindeki canlı kafeleri ve restoranları ile bilinen bu yerleşim bölgesinde bulunur. Cimetiere Montparnasse (mezarlık), 19. yüzyılın başlarında Paris’in merkezinde defin işlemlerinin yasaklanması ve mevcut mezarlıkların temizlenmesinin ardından kurulmuştur (Paris’ te  yeraltı mezarlıklarının oluşmasıyla sonuçlanmıştır). Burası, o zamanlar şehir sınırlarının dışında kalan bölgelerde oluşturulan dört yeni mezarlıktan biriydi. Jean-Paul Sartre (1980) ve Simone de Beauvoir (1986), yönetmen Éric Rohmer (2010), Alfred Dreyfus (1935), Susan Sontag (2004), 19. yüzyıl gastronomi yazarı Pierre Larousse (1875), besteci Camille Saint-Saëns (1921), aktris Jean Seberg (1979) ve Serge Gainsbourg (1991) gibi ünlüler burada gömülmüştür.
 

  •  15.  Bölge ( Parc des Expositions) ;

Ağırlıklı olarak konutlardan oluşan bu büyük mahalle. Eyfel Kulesi’nin hemen güneyinde, Champ de Mars’tan başlayan 15. Bölge, Paris’te ikonik anıtların ötesinde görülecek çok şey olduğunun yaşayan, nefes alan bir kanıtıdır ; mağazalar, restoranlar, salonlar, marketler ve pastanelerle kaplı sokaklar… 56 katlı – 210 m. yükseklikteki gökdelen otel “Paris Montparnasse Tower” den Paris’ i seyredin.

 

  •  16. Bölge ( Trocadéro ) ;

Her ne kadar 7. bölge kadar seçkin olmasa da, 16. bölge yaygın olarak zenginlerin mahallesi olarak kabul edilmektedir. Rue de Passy (cadde) ve Place Victor Hugo (meydan) çevresindeki alanlar lüks alışveriş imkanı sunarken, Place de Trocadéro son moda kafelerinden Eyfel Kulesi’nin muhteşem manzarasını sunmaktadır.Trocadero Meydanı ; Eyfel Kulesi‘nin tam karşısındaki tepeliğin üzerinde bulunan bu meydanın adı Fransızların 1823’te İspanyollar’a karşı kazandıkları bir savaşın adını taşıyor. 1978’de eklenen “11 Kasım” ibaresi ise 1. Dünya savaşının bitimindeki ateşkesin anısına verilmiş.

Eyfel Kulesi‘ni karşınıza aldığınızda sağlı sollu iki yanınızda bulunan bina Palais de Chaillot – Chaillot Sarayı olarak bilinir. Sol tarafınızdaki bölümde Mimarlık Müzesi – Cité de l’Architecture ve Chaillot Tiyatrosu, sağ tarafınızdaki bölümde ise Denizcilik Müzesi – Musée de la Marine ve İnsan Müzesi – Musée de l’Homme bulunuyor. Burası Eyfel kulesinin fotoğraflandığı merkezi noktalardan birisidir.

Trocadero Meydanından

 

 

Önemli merkezler ve 20 bölgeli Paris Haritası

 

  •  17.  Bölge (Palais de Congrès)  ;

Bu geniş ve çeşitli bölge, Arc de Triomphe‘dan Pigalle’e kadar (Montmartre eteklerinde bulunan bölge) olan alanı kapsamaktadır. Batıda, Arc de Triomphe ve Parc Monceau yakınlarındaki kısım çok lüks olmakla birlikte, Place de Clichy’ye yaklaştıkça bölge sakinleri ve fiyatlar daha genel hale gelmektedir. Paris merkezinin üç katı büyüklüğündedir. Büyük olsa da ; öncelikle turist kalabalığı azdır, bunun yerine harika mağazalar, pazarlar, oteller, müzeler ve parklarla dolu mahalleler bulursunuz.

 

  •  18. Bölge (Montmartre) ;

Bu büyük mahalle, Paris’e bakan yüksek bir tepenin zirvesine yaklaşırken sanatsal bir konut havasına sahiptir. Sacre Coeur kilisesinden Paris manzarası nefes kesicidir ve yakındaki Place du Tertre popüler bir turistik yerdir. Tepenin aşağısında Porte de Clignancourt’a yaklaştıkça mahalle daha hesaplı hale gelir. Mahalle ; Yel değirmenleri, kabareler, sanatçılar, dolambaçlı sokaklar ile renklidir. Paris’in bu en bohem mahallesi olarak ;  arnavut kaldırımlı geçitleri, köy atmosferini, gece hayatını, büyük beyaz kilisesini ve bir asırdan uzun bir süre önce burada evi bulan sanatçılarıyla tanınır. Hala gece hayatıyla ünlü olan Montmartre’ın eteklerinde Moulin Rouge ve gece barlarının yanı sıra yapılacak ve görülecek onlarca harika şeyi bulacaksınız.

1875 yılında yapımına başlanan ve 1919 yılında tamamlanan bembeyaz kilise Sacre-Coeur Bazilikası‘ nın merdivenlerinden Paris’ i  izlemekten daha iyi bir manzara yoktur! Montmartre tepesinde yer alan kilise, Paris’in en yüksek noktasıdır (Eyfel Kulesi’nden daha yüksek). Bazilikaya girdiğinizde, inançlarınız ne olursa olsun, belirli bir büyülü kaliteyi keşfedersiniz. Paris’ in 30 mil genişliğindeki muhteşem manzarasını görmek için 237 basamağı tırmanarak kubbeye çıkın (yada metro ist. inip funiculer ile ulaşın).

 

  •  19.  Bölge (Parc de la Villette) ;

Parc des Buttes Chaumont. Birçok etnik restoran ve mağazanın bulunduğu bir yerleşim bölgesi. Parc de la Villette, Cité des Sciences et de l’Industrie müzesi ve kültür merkezi ile burada yer almaktadır. Parc de la Villette ;  35 hektarı yeşil alan olmak üzere toplam 55 hektarlık bir alana yayılmış olan park, kapsadığı bu alan ile Paris şehrindeki en geniş peyzaj planlaması yapılmış parktır. Endüstri müzesi park içinde olup, 1986 tarihinde kurulmuştur.

 

  •  20. Bölge (Père Lachaise) ;

Belleville, Ménilmontant ve Père-Lachaise mezarlığı. Geleneksel olarak işçi sınıfının yaşadığı bu bölge, uygun fiyatları ve sanatçılar ile yaratıcı tipler arasındaki popülerliği nedeniyle yavaş yavaş yuppileşmektedir. Etnik mağazalar, kültür ve restoranlarla doludur. Bohem Ménilmontant semti, Paris’in eski sanayi merkezinde yer alır. Eski fabrika binalarında La Bellevilloise ve La Maroquinerie gibi popüler canlı müzik mekanları bulunur. Salaş barlarla kaplı olan yokuşlu Rue de Ménilmontant, Arnavut kaldırımlı dar sokaklara ve sanatçı atölyelerine doğru uzanır.

Père-Lachaise ; Pariste 43 hektarlık, Paris Belediye Binası yönetimindeki parkların ve bahçelerin bir parçası olan mezarlıktır. Paris’in en prestijli ve en büyük nekropolüdür. Guillaume Apollinaire, François Arago, Honoré de Balzac, Henri Barbusse, Alexandre Théodore Brongniart, Maria Callas, Frédéric Chopin, Alphonse Daudet, Eugène Delacroix, Jean de la Fontaine, Paul Eluard, Félix Faure, Molière.. mezarlıkta bulunan (mezarları olan) ünlülerdir.

 
 
Artık bu teorik bilgiler eşliğinde Paris’ in en iyilerini gezmeye başlayalım..
 
 

– Önceki  Sayfa / Sonraki Sayfa –

 

– Paris – Ana Klasör’ e geri dön –