Ziyaret Edilebilecek En İyi Alman Kale ve Şatoları

(Bu makale içeriğinin bir bölümü alıntı bilgiler ile düzenlenmiştir!)
Almanya ortaçağ dönemine ait savunma amaçlı olağanüstü kale, şato ve saray koleksiyonuna sahiptir. 19. yüzyıla kadar bir dizi bağımsız prenslikten oluşan bir ülke olduğu düşünüldüğünde, bu belki de şaşırtıcı değildir. Her birinin kendi lordları, soyluları, kraliyet aileleri ve hanedanları olmuş ve her biri de kendi heybeti ile lüks konutlara ve saraylara ihtiyaç duyuyorlardı. Günümüzde bu tarihi binaların çoğu, başlı başına birer turistik cazibe merkezidir. Bir kısmı da ise kapsamlı restorasyon çalışmalarının ardından müze ve sanat galerisine dönüştürülmüştür.
Her kale ve saray, Rokoko’dan Barok’a ve Orta Çağ’a uzanan stilleriyle diğerlerinden farklıdır. Masalsı Neuschwanstein Şatosu‘ndan Instagram’da ünlü Burg Eltz‘e kadar, Almanya genelinde keşfedilmeye değer güzel saraylar ve kaleler bulunmaktadır. Ayrıca, çoğu ormanlarla kaplı vadiler veya kıvrımlı nehirlerin üzerinde konumlanmış gibi göz alıcı konumlarda yer almaktadır.
Almanya’nın en eski kalelerini (ki kayıtlara geçen Bodensee Gölü kıyısındaki Meersburg Kalesi), yosunla kaplı güzel kalıntıları veya sizi geçmişe götüren klasik su hendeği çevrili ortaçağ kalelerini mi arıyorsanız? Bu durumda, Almanya’yı ziyaret ederken en iyi Alman kalelerini görüp izlemenin en sevilen aktivitelerden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Almanya’da klasik kaleler ve Alman “Schloss” – Saray’ ları dahil olmak üzere 12.000’den fazla kale (hem ayakta olan hem de harabe halindeki) olduğu ve bu sayının 20.000’e kadar çıktığı bildirilmektedir. Ancak, bu kaleler genellikle küçüktür, kırsal bölgelerde bulunur ve çok sayıda oldukları için en iyisi ziyaret ettiğiniz yerin yerlilerine sorarak keşfetmektir (bir liste oluşturmak neredeyse imkansızdır!).
Almanya Kale Haritası
Hem çok iyi bilineni hem de pek bilinmeyenleri ile Almanya’da seçebileceğimiz binlerce ünlü kale vardır. Bu yüzden, kale sever biri iseniz Almanya’da ziyaret edilebilecek en iyi kalenin hangisi olduğunu ülkenin yerlisine yada bu konuda uzman olmuş birine sormanız gerekecektir.
Bavyera’nın “Çılgın” Kralı Ludwig‘in zihninde dünyadan uzak bir fantezi sığınağı olarak tasarlanan Nueschwanstein kalesi, mimarisi ve dekoratif yapısı, romantik edebiyatı, büyük operayı ve Cermen şövalyeliğini bir araya getirir. Hohenzollern Kalesi, Almanya imparatorluk ailesi olan Hohenzollern Hanedanı’nın atalarının evidir. Orijinal kale 1200′ lü yılların başında inşa edilmiş, ancak 1423’te yıkılmıştır. Savunma amacıyla dik tepelerin zirvesine veya kayalık uçurumların üzerine inşa edilen diğer birçok kaleden farklı olarak, Schwerin Kalesi neredeyse tamamen suyla çevrilidir. Devasa kırmızı kumtaşından yapılmış Heidelberg Kalesi, Alman Rönesans mimarisinin en iyi korunmuş örneklerinden biridir. Heidelberg’in Eski Kent’inin hemen üzerinde, yaklaşık 200 metre tepenin üzerinde hakim bir konumda yer alan kale, Almanya’daki kaleler haritasında da görebileceğiniz gibi, şehrin hemen her noktasından ve Neckar Nehri boyunca görülebilen bir fon oluşturur. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde “Orta Avrupa’nın feodal döneminin olağanüstü bir anıtı” olarak övülen Wartburg Kalesi, Martin Luther’in Yeni Ahit’i Almanca’ya çevirdiği yer olmasıyla da önemlidir. Büyüleyici Marburg kasabasının üzerinde yer alan bu etkileyici kale, kökeni MS 1000 yılına kadar uzanan ve Almanya’nın en eski tepe kalelerinden biridir. Bugün kasabayı taçlandıran kale, 13. yüzyıldan kalmadır.
Nürnberg’in Eski Kentinde, Avrupa’nın en önemli ortaçağ kalelerinden biri olan kale hakimdir. 500 yıldan fazla bir süre Alman krallarının ve imparatorlarının evi olan Nürnberg Kalesi, II. Dünya Savaşı’nda ciddi hasar görmüş ve savaş sonrası yeniden inşa edilmiş olmasına rağmen, yüzyıllar boyunca olduğu gibi görünmeye devam etmektedir. Orta Çağ’da imparatorlar ve maiyetlerinin Hartz Dağları’na av gezileri için güvenli bir konaklama yeri olarak inşa edilen ve daha sonra geç Gotik tarzda genişletilen Wernigerode Kalesi, Almanya’daki kaleler haritasında da belirtildiği gibi, 16. yüzyılda Rönesans kalesine dönüştürülmüştür. Yukarı Orta Ren Vadisi UNESCO Dünya Mirası Alanı’nın başlıca simgelerinden biri olan Marksburg, bu nehir kıyısında hiç yıkılmamış veya harap olmamış tek kaledir.
Güneybatı Almanya’daki Hohenzollern Kalesi gibi, Burg Eltz de çocuklarınızın gerçek bir masal kalesi görme arzusunu fazlasıyla tatmin edecektir. Kuleleri ve dar bir köprüden girişiyle sadece görünüşüyle değil, aynı zamanda yoğun ormanlarla çevrili 70 metre yüksekliğindeki bir kaya çıkıntısının tepesinde yer alan konumu da mükemmeldir.
Aşağıdaki kasabadan ziyaretçiler Weesenstein Kalesi’nin büyüklüğünün farkına varamazlar; aslında bu kale, her biri farklı zamanlarda ve ters bir düzenle inşa edilmiş üç kaleden oluşur. Swabian Alpleri’nin kenarındaki yüksek bir kaya çıkıntısı üzerinde yer alan ve dar bir ahşap köprü ile ulaşılan Lichtenstein Kalesi, Almanya’daki kaleler haritasında gösterildiği gibi göründüğü gibi değildir. Bu kayalık, daha önce birkaç kalenin bulunduğu yer olsa da, temelleri üzerine inşa edilen neo-Gotik kale, 1800’lü yılların ortaçağ kalesi versiyonudur.
- Alfabetik sıralama ile bazı ünlü Alman Kale ve Şatoları ;
♜ – Ahrensburg Kalesi – konum ;

Ahrensburg’un ana cazibe merkezi, güzel beyaz Rönesans tarihi bir (Rönesans malikanesidir) tipi kalesi Schloss Ahrensburg‘dur. Kale, yeşil kale parkında, bir gölün ortasındaki küçük bir adada yer almaktadır.. Bu yer ilk olarak 13. yüzyılda kurulmuş ve 16. yüzyılda zarif bir kaleye dönüştürülmüştür. 19. yüzyılın sonlarında ciddi hasar gördükten sonra bugün gördüğümüz yapı 1585 yılında Danimarka Kralı’nın elçisi Peter Rantzau tarafından inşa edilmiş ve çevresinde 62 dönümlük geniş bir park bulunan bir kır evi tarzında bir yapıya dönüştürülmüştür. Ana bina, birkaç kanadı, büyük bir merdiveni ve etkileyici bir girişi olan barok bir yapıdır. İçeride, 1400’lü yıllardan kalma fresklerin bulunduğu şapel, bir ziyafet salonu, zarif salonlar ve bir müzik odası öne çıkan özelliklerdir. Schloss Ahrensburg, iç mekanları hayranlıkla seyreden ve parkın doğal çevresinin tadını çıkaran ziyaretçiler için popüler bir destinasyondur. Parkta romantik bir köprü, çardaklar, bir sera ve ormanda bir çay evi gibi çeşitli yapılar bulunmaktadır. Ahrensburg Kalesi’nde malikanenin tarihine adanmış bir müze ve parkta Café Rüdebusch adlı bir restoran da bulunmaktadır.Hendekle çevrili Rönesans tarzındaki konak, savunma amaçlı değil, sadece sanatsal amaçlarla inşa edilmiş yapay bir gölün üzerindeki bir adada yer almaktadır. 1932 yılına kadar özel konut olarak kullanılan kale, daha sonra mültecilerin barınak yeri ve meslek okuluna dönüştürülmüştür. 1955 yılından beri müze olarak halka açık olan kalede, lüks yaşam tarzını yansıtan mobilyalar, sanat eserleri, kristal avizeler ve çeşitli nesneler ziyaretçilere 18. yüzyıl aristokrat kültürünü tanıtmaktadır.
♜ – Albrechtsburg Kalesi Meissen – konum ;

Meissen (Dresden’den 30 km uzaklıkta) Şehrin merkezinde yükselen Albrechtsberg Sarayı‘nda porselen yapımının tarihi (ve diğer birçok bölgesel tarih) hakkında bilgi edinebilirsiniz. Meissen, 1700’lerin başında Avrupa’da porselen yapımının doğduğu yerdir. 300 yılı aşkın bir geçmişe sahip bu geleneğin kökeni, porseleni en sevdiği sanat eserlerinden biri olarak gören, hevesli bir sanat koleksiyoncusu olan Kral Augustus‘a kadar uzanır. Kral, Meissen’de porselen üretimi ve mükemmelleştirilmesi için özel bir kraliyet konutu yaptırır.
Bazıları tarafından Almanya’nın en eski sarayı olarak kabul edilen bu Gotik ve Rönesans kalesi ve Elbe Nehri’ne bakan konumu, uzun bir tarihe sahiptir. İlk kale, 929 yılında Saksonya Dükü Henry I – için inşa edilmiştir. Gotik tarzda inşa edilmiş bu şaheser, önce porselen fabrikası, 1863 yılında ise müzeye dönüştürülmüştür. Yenilikçi sergiler, kalenin karmaşık tarihine ışık tutmaktadır.
Kalenin sivri kumtaşı kemerleri, unutulmaz duvar resimleri ve parlak cam pencereleriyle etkileyici yüksek odalarına girdiğinizde, insanların bir zamanlar bu kadar büyük ve dayanıklı binalar inşa etmiş olması neredeyse inanılmaz geliyor. Ancak 1470 ile 1480 yılları arasında anıtsal Albrechtsburg Kalesi’nin yapımını planlayan ve yöneten, yetenekli usta mimar Arnold von Westfalen’den başkası değildir. Temsili idari merkezi, büyük salonları ve seçkin yaşam alanlarıyla bu bina, başlangıçta Saksonya Dükleri – hükümdar kardeşler Ernst ve Albrecht von Wettin’in ikametgahı olarak tasarlanmıştı. Ancak Albrechtsburg Kalesi, hükümdarların ikametgahı kısa sürede Dresden’e taşındığı için hiçbir zaman asıl amacına uygun olarak kullanılmadı. Yine de Albrechtsburg Kalesi‘nin tasarımı, o zamana kadar inşa edilmiş olan her şeyi geride bıraktı ve böylece Alman mimari tarihinde inşa edilen ilk kale olarak tarihe geçti.
Ancak Albrechtsburg Kalesi’ndeki etkileyici olaylar bununla bitmedi. 1709 yılında, simyacı Böttger, doğa bilimci Tschirnhaus ile işbirliği yaparak inanılmaz bir başarıya imza attı: Yıllarca süren deneylerin ardından, uzun zamandır beklenen ve herkesin imrendiği sert porseleni ilk kez ürettiler. Saksonya Elektörü Augustus the Strong, çılgına dönmüştü, çünkü kendisi “maladie de porcelain” (porselen hastalığı) bağımlısı olduğunu iddia ediyordu ve bu beyaz altını eline almak için can atıyordu. Bu lüks eşya ona güç, zenginlik ve prestij vaat ediyordu. Bu nedenle, üretim sırrının taklitçilerden saklanabileceği, iyi korunabilecek bir yer bulması gerekiyordu. Burgberg’deki Albrechtsburg Kalesi, az sayıda girişi ve Elbe Nehri üzerindeki ideal konumu ile o kadar mükemmeldi ki, Güçlü Augustus 1710 yılında dört dilde yayınladığı bir kararname ile Avrupa’nın ilk porselen fabrikasını törenle açtı. 153 yıl boyunca, Albrechtsburg Kalesi’nin güçlü duvarlarının arkasında, mahzenden tavan arasına kadar, çok beğenilen lüks porselen eşyalar büyük bir tutkuyla elle üretildi ve MEISSEN adı tüm dünyaya yayılmıştır.
Dresden’den bu günübirlik geziyi tüm gün sürecek bir etkinlik haline getirmek isterseniz, burada tüm materyalleri okuyarak kolayca birkaç saat geçirebilirsiniz.
♜- Anholt Su Kalesi – konum ;

İlk olarak 12. yüzyılda adı geçen Münsterland’daki Anholt Hendekli Kalesi, Kuzey Ren-Vestfalya’daki az sayıdaki özel kaleden biridir ve bölgenin en büyük müzelerinden biri haline gelmiştir. Barok İngiliz tarzı bir parkın içinde yer alan türünün en güzel kalelerinden biridir. Sağlamlaştırma aşamasından geçen bir şatodan, saray havası taşıyan barok bir malikaneye dönüştürülmüştür. En eski kayıtlı bahsi 12. yüzyıla kadar uzansa da, bu müstahkem kale 1700’lü yıllarda Salm-Salm Prensi Nikolaus için lüks bir konak haline getirilmiştir (saray kapsamlı özel koleksiyonlara ev sahipliği yapan bir müzeye ev sahipliği yapmaktadır). Örneğin, resim koleksiyonu, bölgedeki özel mülkiyete ait en büyük tarihi koleksiyondur. Rembrandt, Jan Brueghel ve Holbein gibi Hollandalı, Flaman ve Alman büyüklerinin başyapıtları da dahil olmak üzere 700’den fazla resimden oluşmaktadır. Kalenin bir kısmı dört yıldızlı bir oteldir.
Üç katlı mevcut yapının 17. yüzyılın ortalarında ortaya çıktığı düşünülmektedir. O dönemin ihtişamı Büyük Salon, Mermer Oda, Ziyafet Salonu ve Yeşil Salon’da yansıtılmaktadır. Ziyaretçiler ayrıca kütüphane, porselen ve sikke koleksiyonu, saray mutfağı, yemek salonu ve antika koleksiyonu aracılığıyla dönemin dönemine ve kültürüne dair ayrıntılı bilgiler edinebilirler. ‘Şişman Kule’, silah deposu ve zindan, müzeyi oluşturan diğer önemli cazibe merkezleridir. Kompleksin tamamı, geniş bir park alanı ve çeşitli barok bahçelerle mükemmel bir şekilde tamamlanmaktadır.
♜- Blankenhain Kalesi – konum ;

Blankenhain Kalesi, Crimmitschau yakınlarındaki Blankenhain’da bulunan büyük bir kaledir. Kalenin tarihi 12. yüzyıla kadar uzanır. İlk olarak 1423 yılında Wasserburg olarak adı geçmiştir (hendekli kalede). 1661’de yarısı yanmış ve 1699’da (bazı kaynaklar 1700 diyor) yeniden inşa edilmiştir. 1765 yılında kale, çatısı ve kubbeli kuleleriyle mevcut Barok görünümünü kazanmıştır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyet rejimi kalenin yıkılmasını emretmiş, ancak yerel halkın müdahalesiyle kurtarılmıştır. 1981’den beri kale ve çevresindeki arazi, 1890-1990 yılları arasında Orta Almanya’da tarım ve kırsal yaşamın açık hava müzesi olarak geliştirilmiştir. Müze, 60 binayı içeren 11 hektarlık bir alanı kaplamaktadır(Bugün bu arazi Alman Tarım Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır).
♜- Brandenburg Castle – konum ;

Bu görkemli kale kompleksinin zengin bir tarihi ve etkileyici geçmişi bulunur. Bir sırt üzerinde konuma sahip olan Brandenburg Kalesi Kalıntıları, çok eski zamanlardan kalma sırları da barındırır. Arkeolojik bulguların kanıtladığı gibi, bu yer Roma öncesi Demir Çağı‘nda bile yerleşim yeri olduğunun kanıtıdır. Kale tepesinde attığınız her adımda, yüzyıllar boyunca korunmuş mistik atmosferi hissedebilirsiniz. Orta Çağ’da kale büyük önem kazanmıştır. Wartburg kontları için idari merkezi olarak hizmet vermiştir. Yüzyıllar boyunca çok sayıda soylu aile kalenin sahipleri olarak birbirini izlemiş ve her biri Brandenburg’u kendi tarzında şekillendirmiştir. Kale kalıntıları, Niederburg ve Oberburg olmak üzere iki bağımsız kompleksten oluşur (iki ayrı kaleden oluşan bir çift kaledir). Bu kompleksler Westburg ve Ostburg olarak da adlandırılır.
Yerel halk tarafından “Burgruine Brandenburg” olarak bilinen bu kalenin kalıntıları, 12. yüzyılın ortalarında farklı zamanlarda inşa edilmiş iki kale kalıntılarının her ikisi de kendi kulelerine ve kapıları olan sur duvarlarına sahiptir ve doğal bir geçidin iki yanındaki çıkıntılarda yer almaktadır. En büyük ünleri, Almanya’nın bölünmesi sırasında yasak bölge içinde kaldıkları için “Uyuyan Güzel’in Kalesi” olarak anılmalarıdır. Yeniden birleşme sonrası restore edilmişlerdir ve Ostburg’un konut kulesi şu anda bir müzeye ev sahipliği yapmaktadır. Kale her zaman ziyaret edilebilir ve bölgede harika bir yürüyüş imkanı sunar.
♜- Burg Maus – konum ;

Aslen Peterseck Kalesi olarak adlandırılan ve 1388 yılında tamamlanan bu müstahkem konut, Trier Elektörleri tarafından Ren Nehri üzerindeki gümrük haklarını uygulamak için inşa edildi. Ancak aynı zamanda Ren Nehri’nin karşı yakasındaki Katzenelnbogen Kontları’na karşı topraklarını korumak için de inşa edildi. Buna karşılık, Neu-Katzenelnbogen Kalesi’ni (Burg Katz) inşa ettiler, bu da halkın kalelere “Katz und Maus” adını vermesine neden oldu. Kale, bölgedeki çatışmalarda hiçbir zaman yıkılmadı, ancak 18. yüzyılda bakımsız kalarak harap oldu. 1898 yılında Kölnli bir mimar tarafından satın alınarak, ortaçağ tarzı korunarak bir konut olarak restore edildi.
Tarihi ilginçtir. “Kedi ve fare” gibi bir davranış sadece bir deyim değildir : Ortaçağ lordlarının kavgaları, inşaat faaliyetlerine de aynı şekilde yansımıştır.
St Goarshausen köyünün iki yanında iki rakip kale bulunmaktadır. Burg Peterseck, Trier başpiskoposu tarafından güçlü Katzenelnbogen ailesinin geçiş ücreti uygulamalarına karşı koymak için inşa edilmiştir. Katzenelnbogen ailesi ise buna karşılık, kasabanın diğer tarafında çok daha büyük bir kale inşa eder : Burg Neukatzenelnbogen (Burg Katz, yani “Kedi Kalesi” olarak adlandırılır). Katzenelnbogen ailesi ile başpiskopos arasındaki bariz güç dengesizliğini vurgulayan Burg Peterseck, kısa sürede Burg Maus (“Fare Kalesi”) olarak anılmaya başlar.
Kale özel mülkiyete aittir ve şu anda sadece dışarıdan görülebilmektedir.
♜- Charlottenburg Sarayı – konum ;

Berlin şehir merkezinin batısında, Charlottenburg semtinde bulunan etkileyici Charlottenburg Sarayı, 17. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş ve 18. yüzyılda büyük ölçüde genişletilmiştir. Frederick I’ in eşi Sophie Charlotte‘un adını taşıyan saray, çiftin yazlık konutu olarak inşa edilmiştir. Sarayın hemen arkasında, II. Dünya Savaşı sırasında tahrip olduktan sonra restore edilen görkemli bir Barok bahçe düzenlenmiştir. Saray, 1900’lerin ortalarında yeniden inşa edilmiştir.
Charlottenburg Sarayı, Eski Saray ve Yeni Kanat ile birlikte, eski Brandenburg’ un ünlü yöneticilerinin yönetimindeki topraklarda, Prusya kralları ve Alman imparatorlarından ve Barok dönemden kalma, 19. yüzyıla kadar eklemeler yapılan Schloss Charlottenburg, Berlin’in en büyük ve en önemli saray kompleksidir. Hohenzollern hanedanının yedi nesil hükümdarının en sevdiği dinlenme yerlerinden biriydi. Hükümdarlar, sarayın odalarını lüks iç dekorasyonlarla defalarca yeniden tasarlarken, bahçelerin bazı bölümlerini de kraliyet ihtişamına uygun hale getirmişlerdir.
Burası Brandenburg seçmenleri, Prusya kralları ve Alman imparatorlarının ikametgahı ve tören mekanıydı. Saray 1943 yılında ağır hasar gördü ve kalıntıların yıkılması gerekeceğinden korkuldu. Yeniden inşa çalışmaları 1970 yılında tamamlanmış ve kısa süre sonra halka açılmış olan saray, bugün Berlin’in en önemli turistik yerlerinden biridir. Orijinallerine sadık kalınarak restore edilen saray şapeli ve Frederick I’in yatak odası, ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği yerler arasındadır.
♜- Cochem Kalesi – konum ;

Yerel olarak Reichsburg olarak da bilinen, Frankfurta 180 km uzaklıktaki (Köln’e ise 1,5 saatlik sürüş mesafesinde ) Cochem‘ de bulunan Cochem Kalesi, Moselle Nehri kıyısındaki büyüleyici kasabasının 90 metre yukarısında, yüksek bir konumda yer almaktadır. Kökeninin 1100 yılına dayandığı düşünülen bu kale, uzun tarihi boyunca birçok değişikliğe uğramıştır. Kral XIV. Louis, 1689’da askerlerine kaleyi tamamen yıktırmış ve ardından neredeyse 200 yıl harabe halinde kalmıştır. Orijinal kale Romanesk tarzında inşa edilmişti, ancak yenisi inşa edildiğinde büyük ölçüde neo-Gotik bir görünüm kazanmıştır (Kale, zengin bir Berlinli iş adamı tarafından satın alınana kadar, bugün gördüğünüz ihtişamla yeniden inşa edilmemiştir).
Kalenin iç mekanı görmek istiyorsanız rehberli bir tura katılmanız gerekiyor. Moselle ve çevresinin manzaralarıyla daha çok ilgileniyorsanız, Cochem’in dükkanlarla dolu sokaklarında kendi hızınızda yürüyerek kaleye ulaşabilirsiniz. Cochem, Almanya’nın batısında, Lüksemburg ve Fransa sınırlarına yakın, Moselle Nehri vadisinde pitoresk bir konumda yer almaktadır. Üzüm bağları ve rengarenk evlerin arasında yer alır ve dinlendirici bir kaçamak arayanlar için mükemmel bir yerdir. Kalenin altında, boyalı dekoratif cephelere sahip yarı ahşap evlerin sıralandığı dar Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla eski surlarla çevrili şehir yer alır. Cochem, bugün Moselle Vadisi’nden geçen “Alman Şarap Rotası” üzerindeki konumundan yararlanarak, yerel işletmelerde şarap tadımı yapmak isteyen turistleri kendine çekiyor. Kalenin altına yanaşan Moselle Nehri yolcu gemileri, eski şehrin Orta Çağ sokaklarını ve tarihi mekanlarını keşfetmek isteyen ziyaretçilere hizmet sunmakta.
Özel bir deneyim arıyorsanız, kalenin sizi zamanda geriye götürecek ve kendinizi kraliyet ailesinden biri gibi hissettirecek 4 saatlik bir ortaçağ programı olan “Şövalye Şöleni” için hazırlandığı cuma veya cumartesi günü gelin! Ayrıca, Kalede her yıl düzenlenen geleneksel Noel’i kaçırmayın!
♜- Hanstein Kalesi- Bornhagen – konum ;

Hanstein – Orta Almanya’nın en güzel kale kalıntısı olarak kabul edilir ve benzersiz silüetiyle, ahşap çerçeveli binaların arasında Eichsfeld’in imajını şekillendirir. Korunmuş kaleden erişilebilir batı kulesinden, açık bir günde aşağı bakarsanız, sağınızda uzakta Thüringen Ormanı’nın dağlarını, ardından Hohe Meißner’i, kuzeyde Göttingen dağlarını, onun önünde Rusteberg’i, ardından Eichsfeld dağlarını ve son olarak karşınızda Werra vadisini görebilirsiniz. Konumu sayesinde bu silüet çok uzaklardan bile görülebilir. Kaleyi inşa edenler buradaki kayalardan yararlanmışlardır. Bornhagen’den dik bir patikadan ulaşılabilen kale, kırmızı kumtaşı bir kayanın üzerinde yer almaktadır. Konumu, eski zamanlarda tehlikenin büyük olduğu geniş coğrafyası ile Leine vadisine geniş bir manzara sunmaktadır. Bu stratejik önemi nedeniyle kale, tarihi boyunca birkaç kez yeniden inşa edilmiş ve hasar görmüştür. Otuz Yıl Savaşları sırasındaki yıkıma ve daha sonraki tahribata rağmen, kale kalıntıları orijinal ihtişamının çoğunu korumuştur. Günümüzde burada düzenli olarak sergiler ve konserler düzenlenmektedir (Her yıl Ağustos ayının ilk hafta sonu kalede popüler bir ortaçağ festivali düzenlenmektedir).. Kale kalıntılarının eteğinde, ödüllü mutfağıyla tarihi “Klausenhof” hanı sizi bir şeyler atıştırmaya davet ediyor olacaktır..
♜- Hohenzollern Kalesi – konum ;

Swabian Alpleri’nin kenarında, Hohenzollern Dağı’nın tepesinde yer alan Hohenzollern Kalesi, nefes kesici manzaralara sahiptir. 1846 ile 1867 yılları arasında Gotik tarzında inşa edilen mevcut kale, buraya inşa edilen üçüncü kaledir. 11. yüzyıldan beri burası Hohernzollern Hanesi’nin, özellikle de ailenin Swabian kolunun atalarının evi olmuştur. Tarihi odaları gezmenin yanı sıra, Wilhelm II’nin tacı da dahil olmak üzere Prusya kraliyet ailesine ait bir dizi eser sergilenmektedir.
Tübingen yakınlarındaki kale (Stuttgart’a 70 km) ; Kökeni 10. yüzyıla kadar uzanan Hohenzollern Kalesi, Prusya kraliyet ailelerinin atalarının ikametgahı olarak hizmet veren etkileyici bir komplekstir. Kale, Swabia’da ormanlarla çevrili ve geniş bir ovaya bakan bir dağın tam tepesinde yer almaktadır. Otoyoldan bile görülebilir!
Hohenzollern Kalesi, Almanya’nın en heybetli neo-Gotik kalelerinden biridir. Çok sayıda kulesi ve surlarıyla, avlu ve bahçede dolaşırken mimari detaylara hayran kalacaksınız.
- (TÜM DETAYLAR ☞ – Buradan)
♜- Katz Kalesi – konum;

Lorelei kasabası St. Goarshausen’in üzerinde bulunan heybetli kale özel mülkiyete aittir. “Katz” kalesinin dış görünümü, tıpkı muadili “Maus” kalesi gibi, Kurtrier ile Katzenelnbogen kontları arasındaki süregelen çatışmanın farklı bir yansıması gibidir.
“Katz” adı, 1371 yılında St. Goarshausen’daki bu kaleye halkın isteği üzerine verilmiştir (1371 civarında Katzenelnbogen Kontu II. Wilhelm tarafından inşa edilmiştir).. Ren Nehri üzerindeki birçok kale gibi, bu kale de Fransız birliklerine karşı koyamamış ve 1806 yılında yıkılmıştır. 1899’a kadar süren 1 asıra yakın tarihi bir yeniden inşa çalışmasıyla kalıntılar muhteşem bir konuta dönüştürülmüştür.
UNESCO dünya mirası listesinde yer alan Burg Neukatzenelnbogen (daha basitçe Burg Katz), günümüzde özel mülkiyet olduğu için ziyaret edilememektedir.
♜- Neuschwanstein Kalesi – konum ;

Bavyera Allgäu’da eskiden iki ayrı harabe olan yapı, 1869 yılında Kral II. Ludwig tarafından masalsı Neuschwanstein Kalesi’ne dönüştürülmüştür. Bu kale, Ludwig’in ideal ortaçağ kalesi vizyonunun ve eski krallığın ihtişamının somutlaşmış halidir. İnşaat, kralın ölümünden yaklaşık 15 yıl sonra tamamlanmıştır. Romanesk, Gotik ve Bizans mimarisinin bir karışımı olan Neuschwanstein, Avrupa tarihçiliğinin bir örneğidir. Günümüzde müze her gün 6.000’den fazla kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Kale turunda 300’den fazla merdivenin olduğunu unutmayın!
- (Kale için ☞ – “Konu detayına buradan bakın”)
♜- Satzvey Kalesi – konum ;

Ren bölgesindeki en güzel su kalelerinden biridir. Satzvey Kalesi, 1396-1406 yılları arasında, Veybach Nehri’nin geçtiği büyük bir göletin ortasındaki bir adada inşa edilmiştir. 1878’den beri Satzvey Lordu olarak yaşayan Max Felix Reichsgraf Wolff Metternich’in oğlu, kaleyi, stil sahibi bugünkü görünümüne kavuşturmuştur.
Renanya’nın en iyi korunmuş ve en güzel hendekli kalelerinden biri olan ve kökeni 13. yüzyıla dayanan Satzvey Şatosu Üç yüz yılı aşkın süredir Kont Beissel von Gymnich ailesinin atalarının evi olmuştur, hâlâ bu aileye ev sahipliği yapmaktadır. Satzvey Kalesi’nden bahseden ilk belgeler 1396 yılına dayanmaktadır. Ancak, kale evinin temel duvarlarının çok daha eski olduğuna inanılmaktadır. Mülk, 300 yılı aşkın süredir Kont Beissel von Gymnich ailesine aittir. Bahçeler ve avlular yıl boyunca ücretsiz olarak ziyarete açıktır.
Kale, çeşitli özel ve kamu etkinlikleri için popüler bir mekandır. Satzvey Şatosu, zengin etkinlik çeşitliliğiyle ünlüdür. Rengarenk Paskalya pazarını, cadılar bayramını, çocuk mızrak dövüşü turnuvasını veya Pentekost ve Eylül aylarında düzenlenen ünlü şövalye mızrak dövüşü turnuvalarını ziyaret edin. Bu kalenin bir diğer güzel yanı da bir mahallenin ortasında yer alması. Etkinlik olmadığı takdirde avluda dolaşmak ücretsizdir.
♜- Schwerin Kalesi – konum ;

Bu romantik masal şatosu, sayısız kulesi, kubbesi, konumuyla ve tüm ihtişamıyla Schwerin Gölü’nün sularına yansıyor. Schwerin konut sarayı, Almanya’daki Romantik mimarinin en önemli örneklerinden biridir. Muhteşem neoklasik kale, 19. yüzyılın ortalarında, 10. yüzyıldan kalma Slav kalesinin temelleri üzerine inşa edilmiş, daha sonra 16. ve 17. yüzyılda ek binalar eklenmiştir. Kökleri 1.000 yıldan daha eskiye dayansa da, Mecklenburg-Schwerin Büyük Dükü II. Frederick Francis’in yeniden inşa çalışmalarının tamamlanmasını emretmesiyle kale beş kanatlı bugünkü haline kavuşmuştur. Muhteşem binada, kakma zeminler, incelikli oymalar, yaldız ve alçı tavanlarla dolu en az 953 oda bulunmaktadır.Burası Mecklenburg Dükleri’nin ikametgahı imiş. Güzelce restore edilmiş görkemli odalar (görkemli Taht Odası dahil) halka açıktır. Bugün Schloss Schwerin, bir müzeye ve Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Parlamentosu‘na ev sahipliği yapmaktadır.
Schwerin Gölü’ndeki bir adada romantik bir noktada yer alan Schwerin Kalesi, Avrupa’daki en iyi tarihselcilik örneklerinden biridir.
Öne çıkan özellikler arasında Carrara mermerinden sütunları ve yaldızlı dökme demir kapıları olan taht odası, atalara ait portre galerisi, yemek odası ve göle panoramik bir manzara sunan bahçe odası olarak tasarlanmış yuvarlak kule odası yer alıyor. Kalede bulunan olağanüstü porselen koleksiyonu ve düzenli konserler, kaçırılmaması gereken diğer cazibe merkezleri arasında yer alıyor.
♜- Schloss Boitzenburg – konum ;

Uckermark bölgesinin en büyük kalelerinden biri olan Schloss Boitzenburg, Almanya’nın Boitzenburger Land bölgesinde yer alan, doğal güzellikleri ve aile dostu aktiviteleri bir araya getiren, pitoresk bir destinasyon noktasıdır. Ziyaretçiler genellikle göller ve yürüyüş yolları da dahil olmak üzere büyüleyici çevreyi dolaşarak, burayı açık hava mekanı için ideal bir yer haline getirirler. Kalenin restoranı mükemmel yemekleriyle övgü alır (“Tarihi Kale ve Hostel”).
19. yüzyılın sonlarında inşa edilen bu neo-Rönesans kalesi, çalkantılı bir geçmişe sahiptir. Bugün bir çocuk ve gençlik oteli (Hostel) olarak hizmet veren kale, daha önce eski Doğu Almanya’nın Ulusal Halk Ordusu’nun dinlenme evi olarak kullanılıyordu. Tarihin büyük bir bölümünde kale, bugün gördüğümüz binanın yapımından sorumlu olan von Arnim ailesinin atalarının ikametgahıydı. Bu bölgede bir kaleden ilk kez 1276 yılında bahsedilmektedir. Ancak arazi ve kale birçok kez el değiştirmiş ve satın alan sahipleri tarafından yeni bir kale inşa edilmiştir. Günümüzdeki haliyle, çarpıcı kuleleri, heybetli şövalye salonu ve geniş park alanı ile bu kale, 19. yüzyılda yapılan son büyük tadilattan sonra bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
♜- Schloss Drachenburg – konum Web-Otel :

Schloss Drachenburg veya Drachenburg Kalesi, saray olarak tasarlanmış ve 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş özel bir villadır. Bonn şehrinin güneyinde, Ren’in doğu kıyısında bir Alman kasabası olan Königswinter’daki Drachenfels tepesinde sadece iki yılda (1882-1884) tamamlanmış bir yapıdır (Königswinter, Bonn’ a 12 km., Köln’ e de 40 km uzaklıkta yer alır). Şato, Orta Çağ’dan kalma gibi görünse de aslında 1880’lerde inşa edilmiştir. Königswinter kasabası, Ren Nehri’nin doğu yakasında, Siebengebirge’nin eteklerinde yer almaktadır.
Kale’ nin öyküsü ilgiçtir.İlk satın alan bankacı baron S. Von Sarter yaşamak istese de bu konakta hiç yaşamadan ölür, sonra kalan aile tarafından yönetilmek istensede (turizm amaçlı) bu da uzun sürmez.Araya dünya savaşı gier..Bir dönem sessiz ve harabe kalır. En sonunda bir eyalet vakfı devreye girer. Bina şu anda Kuzey Ren-Vestfalya Vakfı tarafından yönetilmektedir (Otel). 12. yüzyıldan kalma yakındaki bir kalenin kalıntıları da, buraya özellikle mistik bir hava katıyor. Bir şeyler atıştırmak isteyenler, Panorama Restoran’dan manzaranın tadını çıkarabilirler.
Ren Nehri’nin hafif bir kıvrımının üzerinde yükselen Königswinter’daki Drachenfels Kalesi, Köln’den ideal bir günlük gezi rotasıdır ve fotoğraf olarak paylaşmak için de çok uygun bir yerdir. Tepeyi yürüyerek tırmanabilirsiniz, ancak daha kolay bir yol da fünikülerle çıkmaktır (öneri – Tek yön bilet satın alın ve dönüşte yürüyerek aşağı inin) (1883 yılından kalma, Almanya’nın en eski dişli demir yoludur). Fünikülerin tepesinde, bölgenin muhteşem manzarasını sunan geniş bir seyir platformu ile mükemmel bir konuma sahip bir bira bahçesi ve kafe bulacaksınız. Kale gişinde iki altın geyik tarafından karşılanmaktasınız ve sonrası hareketli bir tarihe tanıklık eden neo-Gotik kale kompleksine giriyorsunuz (kalede Alman Doğa Koruma Tarihi Müzesi yer alır). Ekim ayında ideal bir sonbahar gününde ziyaret ettiğimizde, bira bahçesi güneşin tadını çıkaran aileler, arkadaş grupları ile dolmakta ve Ren Nehri ile Siebengebirge bölgesinin dağlarını ve nefes kesici panoramik manzaralarının tadını çıkartmaktadır.
Drachenburg Kalesi’ne arabayla sadece birkaç dakika uzaklıkta, Konrad Adenauer‘in eski evi olan Adenauer Evi bulunmaktadır. Konuklar burada ünlü hukukçu, eski Köln belediye başkanı ve politikacısı ve devlet adamını yakından tanıyabilirler.
Diğer ünlü Kale’ ler..
♜- Eltz Castle / Kalesi – konum , web ;

Frankfurt ve Bonn arasında, Almanya’nın Renanya-Palatina eyaletinde, Bonn’un yaklaşık 60 km. güneyinde yer yer alan Koblenz kenti yakınında Moselle Vadisi üzerinde bulunur.(Koblenz’den 40 km uzaklıkta). Burg Eltz’ e (kale’ye) buradan ulaşmanın zorluğu, gidince değecektir! Burası, Almanya’da sosyal medyada en çok paylaşılan yerlerden biridir. Şimdiye kadar tanıklık yapılmış Alman kaleleri arasında, bu kale ikonik Neuschwanstein Kalesi’ne en yakın rakip olarak göze çarpmaktadır. Moselle bölgesinde, sürekli sisle kaplı bir vadide gizlenmiş konumu, romantizmi adeta şımartacaktır. Nispeten uzak konumu, savaş dönemlerinde de kaleyi korumuştur bu da kalenin büyük ölçüde orijinal halini koruduğu anlamına gelmektedir. Kale Eltz ormanı içinde yüksek bir kaya üzerinde konumlanmıştır.

Kalenin inşası 9. yüzyıla kadar uzanır ve bu kale, 33. nesil torunları bugün hala kaleyi koruyan Etlz ailesinin özel mülkiyetinde olmuştur. Kale girişinde bilet ücretini ödedikten sonra, çeşitli Orta Çağ tarzı odalarda 45 dakikalık rehberli bir tura çıkacaksınız. Kaleyi tek bir aile sürekli olarak elinde tuttuğu için, odalarda yüz yıllık orjinal tablolar, zırhlar ve mobilyalar gibi orijinal eserler bulacaksınız. Turlar İngilizce ve Fransızca olarak sunulmaktadır ve turlar sırasında fotoğraf çekmek yasaktır. Ücret ; 2025 / tam 14 €, 6-18 yaş ; 7 €, Aile (2 ergin bir çocuk) ; 34 €..6 yaş altı Free.
♜- Heidelberg Kalesi – konum ;

. Heidelberg (Frankfurt’tan 90, Stuttgart’ tan 110 km uzaklıkta)
Heidelberg’in Altstadt semtine bakan muhteşem manzarasıyla Heidelberg Kalesi, Almanya’nın en güzel şehirlerinden birine romantik bir fon oluşturur. Heidelberg’e bir veya iki günlük bir ziyaret sırasında görülmesi gereken en önemli turistik yerlerden biridir. Bu kale, farklı hükümdarlar tarafından yüzyıllar boyunca inşa edildiği için, gotik dönemden rönesans dönemine kadar farklı tarzlar görebilirsiniz. Ana avludaki pembe kumtaşı cephe, büstler ve heykeller gibi rönesans detaylarıyla süslenmiştir, nehre bakan teras ise çok daha eskidir.
(DAHA FAZLA DETAYI ☞ – buradan alın)
♜- Hohenschwangau Kalesi (Schloss Hohenschwangau) – konum ;

. Schwangau (Münih’ten 120 km uzaklıkta).
Hohenschwangau, Bavyera Alpleri’nin ortasında yer alan Kale, Kral Maximilian II tarafından yazlık bir sığınak olarak inşa edilmiştir. 19. yüzyıldan kalma kale, çarpıcı Gotik mimariye ve Fresklerle süslü zengin bir iç mekana sahiptir. Schloss Hohenschwangau, Neuschwanstein’ın hemen güneyinde, Alpsee ve Schwansee gölleri arasındaki küçük bir tepe üzerinde yer almaktadır. Şato, Kral Ludwig II’nin çocukluk oyun alanıydı ve aynı zamanda Ortaçağ şövalyelerine ve Arthur efsanelerine karşı ömür boyu sürecek hayranlığının temeli olmuş, bu durum daha ünlü eseri Neuschwanstein Kalesi‘ne de yasımıştır. Neo-gotik tarzda tasarlanan bu sarayın rehberli turunda, bu az bilinen kalenin duvarlarını süsleyen 90’ dan fazla tablodan bazılarını görebilirsiniz. Aslında Neuschwanstein’a göre Hohenschwangau’yu ziyaret etmeyi tercih ederseniz daha az kalabılık olduğunu görürüsünüz.
Kale, tek başına ya da neredeyse yan yana olması sayesinde Neuschwanstein ziyareti ile birlikte gezilebilir. Böylece mükemmel bir şekilde ziyaret yapmış olursunuz. Her iki kaleyi de bir günde ziyaret etmek için çift bilet satın alabilirsiniz (buradan)(2 kale tam bilet 43 €’ dan..). Neuschwanstein (2025 / tam – 23.50 €, 0-17 yaş ; 2.5 €, 17-25 yaş ; 22.50 €) // Hohenschwangau (Tam – 26 €, 7-17 yaş ; 14.50 €, 17-25 yaş ; 22 €, 0-6 yaş ; 2.5 €). Fiyat farkı çok az olduğu için, vaktiniz varsa her iki kaleyi de ziyaret etmek hiç düşünülmeyecek bir şeydir . Hohenschwangau’nun içinde fotoğraf çekmek yasak olsa da, sarı dış cephesi ve tamamen geniş – rahat olan bahçeleri harika bir fotoğraf için fon oluşturur. Bu aradaLudwig’in bizzat tasarladığı yan bahçedeki ilginç kuğu çeşmesini kaçırmayın.
Bir bakıma Hohenschwangau Şatosu, Neuschwanstein Şatosu’nun daha az popüler olan kız kardeşidir diyebiliriz.
Kale şimdi eski Bavyera yönetimi için bir devlet vakfı tarafından yönetiliyor.
- Kale ; sivri kemerleri, nervürlü tonozlu tavanları, vitray pencereleri ve karmaşık taş işçiliği ile karakterize edilmiş çarpıcı Gotik mimariye sahiptir. Işık ve gölgenin karşılıklı etkileşimini vurgulayan bu tarz, Romantik bir peri masalı şatosu için mükemmel bir şekilde uygun olan bir ihtişam duygusu uyandırır.
- Alp cenneti : Büyüleyici Bavyera Alpleri’ nin ortasında yer alan kale, Alpsee Gölü’nün zümrüt yeşili sularının ve ötesindeki zirvelerin geniş manzaralarını sunmaktadır. Bölgenin huzurlu ortamı, günlük hayatın koşuşturmacasından mükemmel bir kaçış sağlar.
- Masalsı bir kale: Efsaneler ve gerçekte doğru olmayan hikayelerini tasvir eden canlı freskleri, gösterişli mobilyaları ve Alpsee Gölü’nün üzerine dramatik olarak çökmüş Alp dağları ortamıyla Hohenschwangau Kalesi’ni ziyaret etmek, gerçek hayattaki bir peri masalına adım atmak gibidir.
- Daha fazla detay için bakın
** Almanya’ nın ünlü Kale ve Şato’ ları burada sonlanmıştır.

